Diyarbakır’dan sesler
Aziz dostum Nihat Nasır’la yine şark yollarındayız. Evvelki gün Diyarbakır’a uğradık, farklı farklı İslamî hareketlere mensup olan birkaç ahbabımızla ayrı ayrı hasbihal ettik. Ayrı ayrı...
Aziz dostum Nihat Nasır’la yine şark yollarındayız.
Evvelki gün Diyarbakır’a uğradık, farklı farklı İslamî hareketlere mensup olan birkaç ahbabımızla ayrı ayrı hasbihal ettik.
Ayrı ayrı aynı şeyleri söylediler.
Şunları…
***
1.
Devlet, PKK’nın hendek terörüyle mücadele ederken sivillerin canlarını korumaya azami dikkat gösterdi…
Hoyrat bir operasyonla üç-beş günde bitirebileceği mücadeleyi o hassasiyetle altı aya yaydı…
“Mahalleleri bombalayıp dümdüz edelim” demedi; teröristlerle ev ev, kapı kapı savaşma riskine girdi...
Güvenlik kuvvetleri haksız yere cana kıymamak için kendi canlarını ortaya koydular ve çok sayıda şehit verdiler…
Halk bunu gördü ve takdir etti.
Bilhassa dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala, terörle mücadeledeki ahlaki duruşundan ötürü saygıyla anılıyor.
Çatışmalarda büyük ölçüde tahrip olan Sur’un yeniden inşasına yönelik gayretlerin tatminkâr oluşu da devletin itibarını artırdı.
Şimdilerde olağanüstü hal uygulaması olduğu halde polis ve askerin halk üzerinde herhangi bir baskı kurmaması, bilakis halka nazik davranması, mesela şehir giriş çıkışlarındaki çevirmelerde kibarlığı elden bırakmaması, doğru dürüst selam verip hayırlı yolculuklar dilemesi de halk-devlet yakınlaşmasına hizmet ediyor.
AK Parti iktidarının Kürt açılımı siyaseti ile beraber oluşmaya başlayan yeni -müsbet- devlet algısı bu süreçte fevkalade yaygınlaştı ve güçlendi.
Silahtan tamamen vazgeçmesi beklenirken terörü tırmandıran, yok yere belâ üretip milleti felakete sürükleyen PKK ise büyük itibar kaybına uğradı.
***
2.
Yeni bir devlet algısı var, müsbet bir algı, evet; fakat resmi kurumlardaki tayin-terfi, istihdam ve ihale işlemlerinde hakkaniyete riayet edilmediği yönündeki yaygın dedikodular bu algıyı gölgelemek üzere.