İktidar ve muhalefet
Milli iradenin askerî vesayetten kurtuluşu, TSK dahil kamusal alanda başörtüsüne özgürlük, Kürt meselesinin büyük ölçüde halli, başta FETÖ ve PKK olmak üzerine terör örgütleriyle...
Milli iradenin askerî vesayetten kurtuluşu, TSK dahil kamusal alanda başörtüsüne özgürlük, Kürt meselesinin büyük ölçüde halli, başta FETÖ ve PKK olmak üzerine terör örgütleriyle mücadelede elde edilen muazzam mevziler, uluslararası sistemin ağaları karşısında dik duruş, dünya mazlumlarıyla dayanışma, yerli silah sanayiinin yükselişi, daha iyi hastaneler, daha güzel yollar, daha fazla sosyal haklar… AK Parti bunları temsil ediyor. Son yıllarda hürriyet ve adaletle ilgili birçok sorunu da temsil eder hale geldi, üstelik ekonomiyi yönetmekte müşkülat çeker oldu; AK Parti teşkilatlarında, AK Partili belediyelerde, AK Parti iktidarının tayin ettiği bürokratlarda sıkça görülen ve çokça eleştirilen yozlaşma da cabası; ama bu olumsuzluklar, 24 Haziran seçimlerinde, AK Parti seçmenlerinin kahir ekseriyeti tarafından, yukarıda mezkûr kazanımların hatırına ‘tolere’ edildi. Şu veya bu olumsuzluğun hesabını sormadan edemeyen AK Parti seçmenleri de -‘vur deyince öldürmemek’ için- AK Parti’den bu seçimlere mahsus olarak esirgedikleri oylarını AK Parti’nin müttefiki olan MHP’ye verdiler ve fakat cumhurbaşkanı seçiminde tercihlerini yine AK Parti lideri Erdoğan’dan yana kullandılar. “Millet İttifakı”nı teşkil eden muhalefet cephesi, AK Parti iktidarının olumsuz taraflarını göstermekte belki başarılıydı. Ne var ki, AK Parti sayesinde elde ettikleri kazanımların üstüne titreyen seçmenlere itimat telkin edemedi. Bu kazanımları açıkça, kuvvetlice, altını çize çize sahiplenseydi ve eleştirilerini ondan sonra sıralasaydı, itimat telkin edebilir miydi? Galiba gene edemezdi. Kılıçdaroğlu ve İnce’nin AK Parti tabanı ile aralarındaki psikolojik duvarı yıkmak için tevessül ettiği söylem ve üslup değişiklikleri, umulan karşılığın zerresini bulmadı. Belli ki CHP, ne olursa olsun, AK Parti tabanına hâlâ Kemalist tek parti diktatörlüğünü, Menderes ve arkadaşlarının asılmasını, 28 Şubat darbesini, “Gezi” vandallığını, 17-25 Aralık sürecindeki FETÖ işbirlikçiliğini ve 15 Temmuz gecesi salâ okuyan müezzinin dövülmesini hatırlatıyor. CHP çevrelerinde / tabanında görülmeye devam eden taşkınlıklar, AK Partililerin ‘Bu CHP böyledir ve asla düzelmez’ kanaatini besleyerek, yeni imaj çabasını tümüyle boşa çıkardı. FETÖ ile arasına yeterince mesafe koymayan ve seçim kampanyası boyunca 15 Temmuz hiç olmamış gibi davranan İYİ Parti de AK Parti tabanına itici geldi.