İstisnalar kaideyi bozmaz; bütün ordu sorunlu!
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ıslah maksadıyla alınan radikal kararların eksiği var, fazlası yok. Belediyelere ait ‘zırhlı birliklerin’ kışla önlerinde nöbet tutmalarına da “yetmez, ama evet”...
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ıslah maksadıyla alınan radikal kararların eksiği var, fazlası yok.
Belediyelere ait ‘zırhlı birliklerin’ kışla önlerinde nöbet tutmalarına da “yetmez, ama evet” diyordum; nöbeti bu kadar erken bitirmelerine yanarım.
“Ordu küçük düşürülüyor” diyenler ya gizli darbeci veya Polyanna.
Ordu, kendi kendini küçük düşürdü.
Bir daha kendini böyle küçük düşürmesin diye uğraşılıyor.
***
“Ordu dememek lazım, ordunun küçük bir kısmı demek lazım”mış!
Geçiniz efendim.
“Darbe girişiminde Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin sadece yüzde bir buçuğu yer aldı” saçmalığını geçmekle kalmayınız, “Nitelik bakımından yüzde 50 ila 60’lık bir katılım söz konusu”yu da geçiniz.
Vatanımız neredeyse işgal ediliyordu; vatan müdafaasından sorumlu olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kaçta kaçı vatan müdafaasına koştu?
Yüzdenin y’sini bile teşkil etmeyecek kadar az bunlar.
“Emir-komuta zinciri içinde” bir darbe söz konusu olsaydı onların çoğu da vatanın içine tükürmeyi tercih edebilirdi.
Kaideyi bozmayan bu istisnalar bir yana, vatana kast edilirken kılını bile kıpırdatmayan yığınları nereye koyacağız?
Darbe teşebbüsünde bizzat yer alanlarla aynı kefeye koyulamazlar, ama darbe teşebbüsüne seyirci kalanlar da suçludur.
Pasif kalarak çanak tuttular darbeye.
“Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları esir düşmüştü, emir-komuta zinciri dağılmıştı, darbeci olmayan askerler ne yapacaklarını bilmiyorlardı” diyecek olursanız…
Demek ki Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları esir alındığında Türk Silahlı Kuvvetleri bir bütün olarak -kısmen aktif kısmen pasif- darbecilerin dümen suyuna girebiliyor. (Komuta kademesi de darbeci oldu mu zaten geçmiş olsun.)
Vatana-millete korkunç bir tehdit teşkil eden bu yapının köküne kezzap suyu dökülmesin de ne yapılsın?