Sarı Yelekliler ve göçmen düşmanlığı
Dünkü yazıma ‘Mağriblilerin isyan hakkı var da Fransızların yok mu?’ gibi tepkiler geldi. Vergilerin düşürülmesini ve maaşların yükseltilmesini talep etmek bir haktır ve bu hakkı kullanan Fransızlara...
Dünkü yazıma ‘Mağriblilerin isyan hakkı var da Fransızların yok mu?’ gibi tepkiler geldi. Vergilerin düşürülmesini ve maaşların yükseltilmesini talep etmek bir haktır ve bu hakkı kullanan Fransızlara bir şey dediğim yok. Ama, faşist Ulusal Cephe taraftarlarının tayin edici rol oynadığı ve göçmen aleyhtarlığını da içeren, hem de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u isyan ateşini söndürmek maksadıyla yaptığı konuşmada “Göçmen sorunuyla yüzleşmek” sözünü de vermeye sevk edecek kadar içeren bu ayaklanmanın -ki bu ayaklanmada “aşırı solcu” Melenchon’un taraftarları da tayin edici bir rol oynuyor ve Melenchon da “Göçmenler yüzünden Fransız işçisi ekmeğine sürecek yağdan mahrum kalıyor” gibi laflar edebilen biri- kolonyalizm / neokolonyalizm, emperyalizm ve ırkçılık ile er veya geç hesaplaşmak konulu bir şiirle irtibatlandırılmasını yadırgamamda yadırganacak bir şey olmasa gerek. (Paris’in kenar mahallelerinde yaşayan Mağribli gençlerin 2005’teki ayaklanması -ondan evvel Lille ve Toulouse şehirlerinde meydana gelen ayaklanmalar da- ırkçılığa isyan niteliğindeydi. ) *** Nice Afrika halkını iliklerine kadar sömürmüş olan ve yer yer sömürmeye devam eden; o halkların servetleri, alın terleri ve kanları üzerinde yükselen bir ülkeden bahsediyoruz. Bu ülke, o halkların çocuklarının Fransa’daki varlığını-ne kadar yoğun olursa olsun ve Fransız işçisinin ekmeğindeki tereyağını yahut margarini ne kadar eksiltirse eksiltsin- sorun diye nitelemek hakkına sahip değil; Fransız sömürgeciliği sorununun neticesi yahut bedeli diye nitelesin s’il vu plait! “Aşırı sol” kanadının 1 numaralı liderinin bile bu göçmenlere ‘cart curt’ ettiği Sarı Yeleklileri ırkçılığa isyan eden Mağribli çocuklarla aynı kategoride değerlendirmemi beklemek tuhaf kaçıyor vesselam. *** Yakıp yıkmaya gelince… Mağribli gençlerle ilgili şiirimdeki “bir gün yakacaklar paris’i” mısraının, Mağrib’de ve Afrika’nın başka yerlerinde devam eden Fransız emperyalizminin çarkını -meşruiyet dairesindeki bir mücadele ile- er veya geç yıkmak şeklinde okunmasını istirham ederim. Pek olgun bir adam olduğum söylenemese de Paris’te araba yakmayı filan matah bir şey sanmayacak kadar olgunlaşmış bulunuyorum; İster Mağribli gençler yaksın ister ‘bembeyaz’ Fransızlar… Mağribli gençlerin de yer aldığı kimi örgütlerin güya İslam adına, emperyalistlerle hesaplaşma adına Fransa’da ve başka yerlerde işlediği korkunç cinayetleri meşru görme gafletinden zaten hep Allah’a sığınmıştır. Bu vesile ile, geçen Salı günü Fransa’nın Strazburg şehrinde meydana gelen terörist saldırıda can verenlerin ailelerine ve bütün Fransa halkına başsağlığı dilerim. *** Dün sabah Ankara’da meydana gelen elim tren kazasında can verenlerin ailelerinin ve bütün Türkiye’nin de başı sağ olsun.