Suriyeli muhacirler ve ‘nüfus istiklâlim
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçen Cumartesi günü sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Suriye’de demokratik ve siyasi geçiş sürecinin behemehâl teminiyle ateşkes rejiminin...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçen Cumartesi günü sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Suriye’de demokratik ve siyasi geçiş sürecinin behemehâl teminiyle ateşkes rejiminin tesisi”nin “kaçınılmaz ve beka düzeyinde bir ihtiyaç” olduğunu belirtip, “Bu ihtiyacın karşılanmasında muhatap bütün ülkeler tarih ve insanlık önünde sorumludur. Astana Mutabakatı, Soçi Zirvesi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 Sayılı Kararıyla birlikte Cenevre süreçlerinin etkili olabilmesi için Türkiye haricinde sahada ve masada bulunan diğer taraf ülkeler (de) samimi ve yapıcı hareket etmek durumundadır” dedi. Samimi ve yapıcı hareketten tam olarak neyi anladığını da açıkladı Bahçeli: “Bir defa Suriye’nin geleceğinde Esad yer almamalıdır. Buna yönelik siyasi kararı da Suriye halkı vermelidir. Bu ülkenin bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygı ve riayet ise esas olmalıdır. Esad ile Putin İdlib’e bomba yağdırmaktan, ateşkes arayışlarını sabote etmekten vazgeçmelidir. ” Buraya kadar Bahçeli’ye yüzde yüz katılıyorum ve “Allah razı olsun” diyorum. Açıklamanın devamındaki şu satırlarda yer alan bazı ifadelerin maksadını anlamakta ise müşkülatım var: “İdlib’teki gelişmeler Türkiye’nin milli güvenliğini, Söğüt emanetini olumsuz düzeyde etkileyecektir. Bu itibarla yeni ve yoğun bir göç dalgasına asla müsaade edilmemeli, nüfus istiklalimizi daha fazla zora ve sıkıntıya sokacak adım ve kararlardan ihtiraz edilmelidir. ” İdlib ahalisini hicrete zorlayacak zulmün engellenmesi için elden gelen her şeyin yapılması gerektiği muhakkak; ama bu engellenemediği takdirde yeni bir hicret dalgasına “asla” müsaade etmemenin tam olarak nasıl gerçekleşeceği hususu izaha muhtaç.