Kutuplaşma yeni bir şey mi?
Neredeyse iki ayrı gerçeklikten söz edeceğiz. Bir yanda 15 Temmuz’u derinden yaşayan ve hisseden, içinden şehit ve gaziler veren geniş toplumsal kesimler var. Diğer yanda söylemleri 15 Temmuz hiç yaşanmamış gibi...
Neredeyse iki ayrı gerçeklikten söz edeceğiz. Bir yanda 15 Temmuz’u derinden yaşayan ve hisseden, içinden şehit ve gaziler veren geniş toplumsal kesimler var. Diğer yanda söylemleri 15 Temmuz hiç yaşanmamış gibi şekillenen, muhtemelen o geceyi deneyimleme biçimleri de farklı olan kimi muhalif kesimler var. Bu muhalif kesimler “kontrollü darbe” hoyratlığına yaslanmaktan hiç yüksünmüyor, bir yandan da sürekli toplumun kutuplaşmasından şikayet ediyorlar. Peki, ilk kez mi böyle bir kutuplaşma deneyimliyoruz? Yoksa on yıllardır varolan bir ayrışmanın yansıması mı bu iki gerçeklik? Demokrasi tarihimizin başlangıcından itibaren bakalım. Demokrat Parti “Yeter! Söz Milletindir” diyerek sandıktan zaferle çıktı. 1950’lerin ilk yarısı görece bahar havasında geçti. Sonra yerleşik düzenin çarkları işlemeye başladı. 50’lerin sonuna keskin bir kutuplaşma havasında varıldı. *** DP’nin hiç mi hatası yoktu? Çok.