Darbelere karşı güvencemiz: Cumhuriyet, laiklik ve demokrasi
1980 askerî darbesinin sonuçlarını ağır şekilde yaşayan bir kuşaktan geliyorum. 1980 darbesinden o kadar zarar gördük ve yaralar aldık ki Türkiye’de herkesin bu süreçten ciddi dersler...
1980 askerî darbesinin sonuçlarını ağır şekilde yaşayan bir kuşaktan geliyorum. 1980 darbesinden o kadar zarar gördük ve yaralar aldık ki Türkiye’de herkesin bu süreçten ciddi dersler aldığını, demokratik kurumlarını güçlendirdiğini ve asla bir daha darbelerle karşılaşmayacağımızı düşünüyordum.
MİT Tırları, Hakan Fidan’a yönelik tutuklama girişimi ve 17-25 Aralık hadiseleriyle kendilerini “Cemaat” ya da “Hizmet” olarak tanıtan Fetullahçı yapının gerçek hedefinin “devleti ele geçirmek” darbe yapmak olduğu ortaya çıktı.
Örgüt bunu başarabilmek için her türlü yalan, sahte belge, tehdit, şantaj yöntemini kullandı. Hedef tahtasına oturtulan en önemli isim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu.
Erdoğan’ın etkisizleştirilmesi halinde asker, iş dünyası, medya ve diğer kesimlerin direnç göstermeyeceklerini düşünüyorlardı. Bu yapının gerçek yüzünü gören ve Türkiye’yi harekete geçirmek üzere mücadele veren Erdoğan bu savaşını uzun süre tek başına yaptı.
Birçokları sürecin başında Erdoğan’ın tehlikeyi abarttığı görüşündeydi. Erdoğan kendi partisi içinde bile çoğunlukla yalnızdı. Kendisini gerçek anlamda anlayanların sayısı iki elin parmaklarını geçmiyordu. Tehlikenin gerçek yüzünün geniş kitleler tarafından görülmesi için Türkiye’nin ağır bedel ödediği korkunç olayların yaşanması gerekti.
KARANLIK YAPI