Âşık Paşazâde haramilikte...
Tarihçiler, belli bir dönemde kanunların nasıl uygulandığı sorusuyla ilgilendikleri gibi, kanunların zaman içerisinde uğradıkları değişikliklere bakarak uygulama hakkında fikir sahibi olmaya da...
Tarihçiler, belli bir dönemde kanunların nasıl uygulandığı sorusuyla ilgilendikleri gibi, kanunların zaman içerisinde uğradıkları değişikliklere bakarak uygulama hakkında fikir sahibi olmaya da çalışırlar. Kanun koyucu değişikliği açıklarken bazen eski kanun ve uygulamanın ne merkezde olduğu yolunda bilgi verir. Bazen de herhangi bir açıklama yapmaya gerek görmeksizin, söz konusu hükmün eski hâlini zikretmekle yetinir. Her hâlükârda, kanunlar, geçmişe göndermede bulunabilir ve amaçları tarihçilik yapmak olmasa da bize bir geçmiş görüntüsü verebilirler. Osmanlı kanunnamelerinde, geçmişin kanunlarına ve uygulamalarına, bazen de Müslüman veya değil, Osmanlı öncesi bir devletin kanunlarına sıkça göndermeler yapıldığını görmek mümkündür. O dönemlerle çağdaş bilgi ve belgenin elimizde olmadığı veya kısıtlı olduğu hâllerde bu referansların muhakkak ki belirli bir değeri vardır. Mesela, 17. Yüzyılda yapılan ve Kanun-ı Cedid adıyla bilinen derlemeden, penciğin I. Murad döneminde uygulamaya konduğunu öğreniyoruz. Üstelik burada yıl da zikrediliyor : “764 [1363] senesinde iptida esirden hums alınmak Murad Gazi zaman-ı şeriflerinde ferman olunup esir başına 125 akçe kıymet tayin olunup her esirden 25 akçe alınırmış.