Bir başka cihanın Fatih’i
Kurgusu gerektiriyorsa, sanatçı, herkesin iyi bildiği bir tarihî olguyu da değiştirebilir. Yeter ki bunu bilinçsizce yapmasın, kurgu içinde anlamlı olsun, bir yere bağlayabilsin. Malum tarihî filmler ve diziler ilgi...
Kurgusu gerektiriyorsa, sanatçı, herkesin iyi bildiği bir tarihî olguyu da değiştirebilir. Yeter ki bunu bilinçsizce yapmasın, kurgu içinde anlamlı olsun, bir yere bağlayabilsin. Malum tarihî filmler ve diziler ilgi çekiyor. Aşikâr bir sosyal hafıza ikamesine kalkışılmadığı ve “Tarihi buralardan öğreneceksiniz” iddiası veya yönlendirmesinde bulunulmadığı sürece sorun yok. Şükür, bu tavır, özellikle bu sanat eserlerini üreten sanatçılar cenahında nadiren görülüyor. Bu eserler hakkında “tarih tahrif ediliyor” veya tam aksi yönde, “aynıyla tarihî hakikat” gibisinden bir tartışmayı pek anlamlı bulmam. Tarihî gerçekliklerin aranacağı, araştırılacağı ve bulunacağı yerler değil ki, kurgu bu. Ne yapsın sanatçı? Eserin akışı içinde referans mı versin? Sanatçının özgürlüğü diye bir şey var. Hayal etmeyecekse, kurmayacaksa, “gerçeği” bükmeyecekse neden böyle yaratıcı düşünce gerektiren bir işe girişsin ki? Amacı ders kitabı veya belgesel hazırlamak mı? “Kurgu” olarak sunulan ve öyle kabul gören bir üründe her şey olur Kurguyu, kurgunun kuralları içinde eleştirmek gerekir. Verdiği yanılsama duygusu güçlü mü, anlattığı hikâye sürükleyici mi, metin özenli, tutarlı, ikna edici mi türü sorular muhakkak ki sorulur ama kurgu bir eser bize iyi bir tarih çalışması sunmadı diye eleştirilmez.