Bu Alâeddin de derviş oldu diyeler
Erken Osmanlı kaynakları Osman Bey’in oğlu Alâeddin’in beylik üzerindeki tüm haklarından ve beylik işlerinden feragat ettiğini söylüyor. Erken Osmanlı toplumunda siyasî güç ile dervişler- şeyhler...
Erken Osmanlı kaynakları Osman Bey’in oğlu Alâeddin’in beylik üzerindeki tüm haklarından ve beylik işlerinden feragat ettiğini söylüyor. Erken Osmanlı toplumunda siyasî güç ile dervişler- şeyhler arasındaki ilişkilere, kaynakların izin verdiği kadarıyla, bir miktar da olsa değindik. Şimdi de bütün Osmanlı tarihinde yegâneliği ile dikkat çeken Osman Bey’in oğlu Ali / Alâeddin Bey’in öyküsüne bakalım çünkü bu öykünün de erken Osmanlı beyliği hakkında bizlere söyleyecekleri var. Avrupa feodalitesinin yaygın uygulamalarından biri, primogeniture denen veraset usulü sayesinde, bir soylunun ilk doğan oğlunun, babasının bütün mirasına / ülkesine hâkim olmasıyla ilgiliydi. Bu şekilde verasetten dışlanan diğer evlatların gidebileceği yerler arasında manastırlar ve kilise başta gelirdi. Benzer bir şekilde, Doğu Roma’da da tahttan indirilen veya kendi isteğiyle çekilen bazı imparatorların rahip oldukları ve manastırlara kapandıkları vakidir. Osmanlı’da ise I. Bayezid’den beri tahta çıkanların kardeşlerini katlettirmesi tahta çıkamayan şehzadelerin dervişlik yoluna gitmeleri veya ulema silkine girmeleri ihtimalini ortadan kaldırıyordu. Tabii ki çok daha sonraları kafes usulünün benimsenerek şehzadelerin sarayda hapsedilmesi de herhangi bir şehzadenin dinî bir kariyer izlemesine elverişli değildi çünkü bu sefer de şehzadeler yaşlarına göre tahta çıkış sıralarını beklerdi. Peki, her iki usulün de söz konusu olmadığı bir devirde tahta çıkış nasıl olurdu? Osman Bey’in, kardeşleri olmasına rağmen onlarla arasında herhangi bir saltanat mücadelesi geçtiğine dair hiçbir işaret yoktur.