İstanbul’un fethinde şehit olan şehzade
Belge tek başına tarih değildir. Ancak gerekli eleştiri süreçlerinden geçirdikten sonra kullanılabilir. O zaman da mevcut bilgimize nasıl eklemlendiğine ve neyi değiştirdiğine bakmak durumundayız. Tarihçilik...
Belge tek başına tarih değildir. Ancak gerekli eleştiri süreçlerinden geçirdikten sonra kullanılabilir. O zaman da mevcut bilgimize nasıl eklemlendiğine ve neyi değiştirdiğine bakmak durumundayız. Tarihçilik biraz da iz sürme, ipuçlarını yakalama ve bazen alakasız da görünebilen veri parçalarını bir araya getirme çabası. Bu anlamda dedektiflik ile bir örtüşme olduğu söylenebilir. Hatta tam da bu konuda, Anglosakson dünyasında detektif olarak tarihçiyi konu edinen kitaplar yazılmıştır. Bunların en eskisi ve meşhuru ta 1969’da Robin W. Winks’in editörlüğünde yayımlanan makaleler derlemesidir (Bkz, The Historian as Detective: Essays on Evidence). Yalnız hemen söylemeliyim ki, tarihçi kendisini ne denli bir Holmes, Poirot veya onların karikatür kardeşi Hafiyesi Mahmut olarak kurgularsa kurgulasın; gerçek detektif hikâyelerindeki kesin çözümle gelen “vaka kapanmıştır” mutluluğunu pek tadamaz çünkü ulaştığı sonuç da yeni sorular uyandırmaktadır. Uzun lâfın kısası; bizde temelli olarak rafa kalkan dosya olmaz.