Kitabın başlarında bir yer
Ara ara düşündüğüm bir konudur; neden Türkçe yazıyoruz? Soru yersiz, cevabı da çok basitmiş gibi görünebilir. Bugünün bir şekillendirmesiyle, bir dili konuşan insanların o dilde yazmasının...
Ara ara düşündüğüm bir konudur; neden Türkçe yazıyoruz? Soru yersiz, cevabı da çok basitmiş gibi görünebilir. Bugünün bir şekillendirmesiyle, bir dili konuşan insanların o dilde yazmasının da çok doğal olduğunu düşünebiliriz. Ne var ki çeşitli toplumların tecrübeleriyle sabit olduğu gibi bir ülkede konuşulan dil veya diller başka, yazı dili veya dilleri ise başka olabilir. Çoğul olarak “diller” derken de, konuşulan diller açısından durum oldukça nettir: Bir ülkede birden fazla dil konuşulabilir. Yazı dili veya dilleri açısındansa böyle bir netlik yoktur. Bir ülkedeki konuşulan dillerin hepsi birden yazı dili olabilir, aralarından sadece bazıları veya bir tanesi yazı diline evrilebilir veya hiçbiri yazı diline dönüşmeyebilir. Dahası, bir ülkenin günlük dili, yazı dili hâline gelse bile bilim, din eğitimi gibi özel alanlarda başka bir yazılı dil veya diller kullanılabilir. Bu artık kimsenin konuşmadığı ölü bir dil bile olabilir. Aklıma hemen, bütün Ortaçağlar boyunca Avrupa’da din ve bilim dili olarak Latincenin oynadığı rol geliyor. Bu, üstelik çeşitli konuşma dillerinin bağımsız yazı dillerine dönüştüğü Erken Modern Dönemde de epey bir süre devam etmişti.