En kötüsü daha gelmedi
GALATASARAY’ın sakatlar, formsuzlar, cezalılar ve olayların bol olduğu, bir nevi kriz yaşadığı bir dönemde hazırlanması zor, oynaması daha zor bir maçtı Schalke deplasmanı. Hem çok istekli olmak...
GALATASARAY’ın sakatlar, formsuzlar, cezalılar ve olayların bol olduğu, bir nevi kriz yaşadığı bir dönemde hazırlanması zor, oynaması daha zor bir maçtı Schalke deplasmanı.
Hem çok istekli olmak, hem de hatasız oynama mecburiyeti vardı. Fakat ne yazık ki, takımın en güvenilir adamı en olmayacak işi yaparak daha maçın başında zaten zedelenmiş güven ve morali bitirdi. Muslera’nın son 2 haftada üst üste yaptığı bariz hatalar Galatasaray’a ciddi bedeller ödetti.
Ömer Bayram iyi değil diye kenara alındı ama Linnes ilk yarıda oynadığı oyunla daha kötüsünün nasıl olacağını gösterdi. Bizim adımıza maçın kırılma anı Rodrigues’in kaçırdığı pozisyon oldu. Rodrigues’in topa vururken ve sonraki vücut dili nasıl bir baskı altında olduğunu anlatan resmi verdi bize. Bu pozisyonlarda rahat olan, plase yada uzak köşeye çok iyivuruşlar yapan adam, topa öyle sert ve hedefsiz vurdu ki gol olması için şansa ihtiyacı vardı.
İlk yarıda maçı kaybedecek kadar net pozisyonlar verilmesine rağmen 2. golü yemeden devam ediliyor olmasının sebebi de Muslera idi. Maç boyunca neredeyse tek bir organize atağımız yoktu. Savunma dağınık ve ne yapacağını bilmez haldeydi. Linnes kötüydü çıktı ama Ömer de aynı yerden devam etti. Donk’un form durumundaki düşüş dikkat çekici. Sanki 50 maç oynamış ve bitmiş gibi bir hali var sahada.
SAHADA VARDILAR AMA...
Sinan zaten önde oynayabilecek bir oyuncu değil ve doğal olarak etkisiz kaldı. Rodrigues maçın en önemli pozisyonunu harcarken aslında kaçan puan, umutlar ve kura ile gelen büyük fırsattı. Belhanda zaten yazılarımızın baş köşesinde her zaman yerini alan bir oyuncu. Yetenekli bir oyuncunun, önceki maçlara göre daha hareketli olduğu için beğenilen bir hali varsa, ondan hiçbir şey olmaz.