Bağımsızlık… Egemenlik... Ve özerklik…
Ülke olarak bağımsızlık artık eski koloniler için bile sorun değil. Herkes bağımsız. Egemenlik de eğer anayasanızda “İngiltere kralı bizim de liderimizdir” yazmıyorsa, artık sorun değil....
Ülke olarak bağımsızlık artık eski koloniler için bile sorun değil. Herkes bağımsız. Egemenlik de eğer anayasanızda “İngiltere kralı bizim de liderimizdir” yazmıyorsa, artık sorun değil. İngiliz Uluslar Topluluğu üyesi 56 ülkeden sadece 15’i bu kategoride, mesela.Ama özerklik (otonomi) dendiği zaman şöyle bir durup, herkesin kendi ülkesinin kendi stratejik çıkarlarına uygun kararları, kendi yasamasıyla, kendi yürütmesiyle belirleyip, aldığını ve uyguladığını bir görmek lazım.Türkiye, Lozan’dan beri bağımsız ve egemen. Buna rağmen bu satırların yazarı da dâhil olmak üzere, 1960’larda, 70’lerde binlerce kişi, sayısız kez “Tam bağımsız gerçekten demokratik Türkiye!” diye sloganların atıldığı mitinglere, yürüyüşlere katılmıştı. Bugün de “enerji bağımsızlığı,” “finansal bağımsızlık” (IMF boyunduruğu altında olmamak) gibi hamlelerin de kâğıt üzerindeki bu bağımsızlık ve egemenliğin gerçekten hayata geçirilmesine olan katkısını da biliyoruz.Ancak, bugünün adeta yumak olmuş uluslararası ilişkiler ortamında, ülkelerin elleri kolları ittifaklarla, çok taraflı anlaşmalarla bağlıyken hangi ülkeler kendi stratejik ilişkilerini kendileri değerlendirebiliyor ve buna uygun “yürütme planı” yapıp...