Bolton’u durdurmak imkânsız
Mahallede bir kabadayı vardır; geleni geçeni tehdit eder. Mahalleli “Şerrine lanet!” diyerek, bulaşmaz, “Efendilik bizde kalsın” der. “Belki ailesi uyarır, yola getirir” denir...
Ama kolektif bir öfke kabarır, kabarır ve sonunda çok güçlü kuvvetli olmasa da mahallenin en efendi kişisi tokadı bir aşk eder ki kabadayı da beğenir.
1983’te, Lübnan’da iç savaş vardı. Hıristiyan Müslüman’ı, Müslüman her zaman olduğu gibi Müslüman’ı, İsrail her ikisini de katlediyordu. İsrail Lübnanlı Şiiler ile Filistinli mültecilerin bulunduğu Sabra ve Şatilla kamplarında korkunç bir katliam yapmış, kadın-çocuk dahil 450 kişiyi katletmişti. (Bu sayının 3 bin 500’e ulaştığına dair belgeler de vardır.)
ABD, daha sonra defalarca tekrar edeceği gibi, Birleşmiş Milletler’e bir Çokuluslu Barış Gücü kurdurmuş; bu kuvvete göstermelik, Fransız ve İtalyan askerinin yanı sıra, kendisi de 2.200 kişilik bir birlik göndermişti. Yine her zamanki gibi, ABD askerlerinin görevi, İsrail’i korumak ve İran’ın desteklediği Lübnanlı Şiilerin Sabra-Şatilla katliamının intikamını almasını önlemekti.