Değişen medya düzeni ve değişmeyen kafalar
Türkiye’deki vesayet sisteminin sacayaklarından biri de medya oldu. Darbelerin tereyağından kıl çeker gibi yapılabilmesinin teminatıydı medya. Askerin darbeyi meşrulaştırmaya mı ihtiyacı vardı demeyin, medya...
Türkiye’deki vesayet sisteminin sacayaklarından biri de medya oldu. Darbelerin tereyağından kıl çeker gibi yapılabilmesinin teminatıydı medya. Askerin darbeyi meşrulaştırmaya mı ihtiyacı vardı demeyin, medya siyasetin kulağını çekmek için en elverişli enstrüman oldu asker için de, Türkiye içinde operasyon yürütmek arzusundaki yabancı güç merkezleri için de. Ve bunu mümkün kılan da medyadaki tekelleşme oldu.
Medyanın büyük ağabeyi rolü çok uzun zamandır Hürriyet’in patronlarında. Patronlar değişti ama vazife değişmedi.
28 Şubat’ta yakinen gördük bu yayın grubunun darbeyi meşrulaştırma konusunda başı çektiğini. Arkasından gelen boy boy apoletli yayın yönetmenleri ve patronları 2000’li yıllarda tutunamadı. Medyadaki tekelleşme kırılmaya başladı, medya çeşitlendi.
Toplumun genel hassasiyetlerinin çok uzağında duran, topluma tepeden bakan, her daim toplumun hilafında manşetleriyle tanıdığımız bu yayın grubu bir de yıllarca “ana akım medya”, “merkez medya” gibi isimlerle taltif edildi.
Bu karanlık mazisi, özellikle de 28 Şubat’ta üstlendiği misyon dolayısıyla Aydın Doğan ve medyası, dindar muhafazakar camia tarafından hiçbir zaman hayırla yad edilmedi, edilmeyecek.