Atatürk’ün hayatı: resmiyet, sivillik, bilimsellik...
İpek Çalışlar kitabının başında Atatürk konusunu zevkli ama zor bir konu olarak nitelendiriyor. Zevkli olması anlaşılabilir. Zorluğu ise Çalışlar hâlâ bazı tabuların mevcudiyetine...
İpek Çalışlar kitabının başında Atatürk konusunu zevkli ama zor bir konu olarak nitelendiriyor. Zevkli olması anlaşılabilir. Zorluğu ise Çalışlar hâlâ bazı tabuların mevcudiyetine bağlıyor. Bu da bilinen ve maalesef hâlâ aşılamamış bir husus. Hemen bir örnek vereyim. Gene bu kitapta bir dipnotta da değinildiği üzere, Çalışlar Latife Hanım isimli kitabında Atatürk'ün, Topal Osman tarafından kuşatıldığı sırada Latife Hanım'la bir plan yaptığını anlatmıştı. Buna göre Latife Hanım başına kalpak giymiş, boyunu uzatmak için portakal sandıklarının üstünde, pencere önünde, arkadan ışık vurdurarak ve böylece profilinin dışarı yansımasını sağlayarak yürümüştü. Topal Osman'ın adamları Paşa'yı evde sanacaklardı.
Oysa Paşa o sırada çarşafa bürünerek, diğer kadınlarla birlikte evden çıkıp önce Rauf Orbay'ın yanına, ardından Meclis'e gidip harekatı yönetmeye başlamıştı. Bana göre büyük bir kurmayın her durumda plan yapma becerisini ve hayatta kalma azmini gösteren bu hamlenin anlatısı üstüne kendisine dava açılmıştı. Çalışlar, kaynağın istememesi nedeniyle bu anekdotu kimden duyduğunu açıklamamıştı. Savcının beklenmediği, dolayısıyla beklendiği üzere açtığı dava bizzat kaynağın gelip açıklama yapması üstüne beraatla sonuçlanmıştı.
Belirttiğim bu örneğin dahi 'masum' olduğunu düşünüyorum. Çeşitli çevrelerde anlatılan çok farklı anekdotlar Atatürk hakkında yapılan yorumlar çok daha 'sert'tir ve onların dile getirilmesi veya tartışılması (aleyhlerine pozisyon alınsa bile) bütün bütüne olanaksızdır. Nedeni basit: Atatürk'ü ve Devrimleri Koruma Kanunu mevcuttur.
Her şey o yasaların sınırları içinde ele alınır. İkinci bir neden de mevcuttur:
Atatürk toplumun belli bir kesimi tarafından kutsanmıştır, kutsal ve dokunulmaz k...