Uzlaşma olacak, olmalı, çünkü...
Türkiye'de demokrasi tarihini anayasa tartışmaları çerçevesinde ele aldığımızdan herkes onu 1. Meşrutiyet'ten 1856'dan başlatıyor. Halbuki biraz daha sıkıştırıp 1808 tarihli Sened-i İttifak'a...
Türkiye'de demokrasi tarihini anayasa tartışmaları çerçevesinde ele aldığımızdan herkes onu 1. Meşrutiyet'ten 1856'dan başlatıyor. Halbuki biraz daha sıkıştırıp 1808 tarihli Sened-i İttifak'a götürmek gerek.
Sened-i İttifak önemlidir. Sonuç olarak feodal beylerle (ayanlarla) merkezi iktidar arasında imzalanmış bir anlaşmadır. Bunu Osmanlı'nın zafiyetinin ve ayanlarla bir ittifakı zorunlu görmesinin belgesi diye yorumlamak mümkündür. Aynı belgeyi merkezi otoriteyi güçlendirmek için ayanların neler yapması gerektiğini anlatan bir belge diye değerlendirmek de kabildir.
Bu nedenlerle, merkezin dışında kalan kuvvetlerle imzalanmış ilk anlaşmadır diye senedi anayasal bir belge olarak görmüyorum.
Senedin bir süre sonra rafa kaldırılması ve II. Mahmud'un çok önemli hamlelerini gene yukarıdan aşağıya ve merkezden çevreye doğru gerçekleştirmesi de ittifakın boşa çıktığını kanıtlar.
***
Sened-i İttifak bu niteliğiyle sadece Magna Carta'ya benzetilebilir. Anayasa olarak kabul edilemez. Çünkü anayasal yaklaşımın temelini oluşturan iki hayati unsuru içermez, onlardan yoksundur.
Bunların birincisi farklı toplum kesimleri arasındaki uzlaşmadır. Uzlaşma, senette, belli bir ölçüde mevcuttur ama olması gerektiği şekilde teşekkül etmemiştir. Çok sınırlı kalmıştır.
Daha da önemlisi uzlaşma teklifi aşağıdan yani ayanlardan değil sallanan tahtı koruma planları yapan merkezden gelmiştir.
İkincisi, halk eksiktir senette. Belki yerel feodallerin mevcudiyeti bu hususu tartışmaya açar ama o mevcudiyetin şartlarını belirttim.