6’lı masanın “küçükleri” ile “büyükleri” arasına “Seçim Kanunu” girer mi
Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Hasan Öztürk'ün bugünkü (22.03.2022)''6’lı masanın “küçükleri” ile “büyükleri” arasına “Seçim Kanunu” girer mi'' başlıklı yazısı.
“Baharda erken seçim var. Erken seçim kapıda. Yıl sonunda baskın seçim yapacaklar hazır olun” diye diye 3 yılı geride bıraktılar.
Partililerini konsolide etmenin yolu olarak “erken seçim” argümanını kullandılar. Küçük partileri eteklerinde tutmak için “bugün seçim var” dediler. Şimdi o küçük partilerin genel başkanlarını ve milletvekili adaylarını ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar.
“Ak Parti’den oy çalmak üzere kurulan” iki partinin kurmaylarıysa, “Asıl olan parlamento çoğunluğunu sağlamaktır” diyerek CHP ve İyi Parti’ye “Bizden vaz geçmeyin” diyorlar.
Ak Parti ve MHP’nin “Seçim Kanunu’nda değişiklik teklifi” muhalefetin kimyasını bozmuş görünüyor. 6 parti olarak imzaladıkları “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Dönüş Deklarasyonu” motivasyon kaynağıydı.
Ancak o motivasyon kaynağı bugünlerde ayak bağı haline dönüştü.
ARTIK OYLARLA ELDE EDİLECEK SANDALYELERİ KÜÇÜK PARTİLERE VERME HAYALİ SUYA DÜŞTÜ
2018 seçimlerinde, CHP ve İyi Parti, mevcut Seçim Kanunu ve “İttifak düzenlemesi”ni kendi lehlerine çevirmişti. “Artık oylar” sayesinde hiç tahmin etmedikleri yerlerde milletvekili çıkarmışlardı.
Mevcut yasada değişiklik olmasa, o artık oylarla elde edilecek vekilleri ittifak ortağı küçük partilere vererek, parlamentoda “güçlü” yer alacaklarını var sayıyorlardı.
Hesaplar şaştı.
Muhalefetin özellikle de 28 Şubat İttifakı’nın bugün artık bambaşka bir hesap yapma zorunluluğu oluştu.
CHP VE İYİ PARTİ BEKLEMEDE, KÜÇÜKLER “BİZİ YARI YOLDA BIRAKAMAZSINIZ” POZİSYONUNDA
Şu ana kadar ittifakın iki büyük taşıyıcı unsuru CHP ve İyi Parti liderlerinden Seçim Kanunu’ndaki değişiklik teklifine güçlü bir reddiye göremedik. Anlaşılıyor ki hem Sayın Kılıçdaroğlu hem Sayın Akşener, küçük ortakların alacağı pozisyonun netleşmesini bekliyor.
Her ne kadar CHP ve İyi Parti’lilerin 28 Şubat İttifakı’nın 2 paydaşını ittifak ortağı görmüyor olsalar da o iki küçük parti genel başkanları kendilerine biçtikleri “büyük misyon” nedeniyle “merkezde” oldukları hissiyatını medyaları aracılığıyla dillendirmekten geri durmuyorlar.