“Kısasta hayat vardır” demekten bıkmayacağız
MHP lideri Devlet Bahçeli, “İdamsa idam, tecritse tecrit” dedi ve tartışma yeniden başladı. Oysa yeniden başlamasına hiç gerek yoktu. Zira biz bu zokayı bilmem kaç keredir yutuyoruz. Sonra da dizlerimize vurarak...
MHP lideri Devlet Bahçeli, “İdamsa idam, tecritse tecrit” dedi ve tartışma yeniden başladı. Oysa yeniden başlamasına hiç gerek yoktu. Zira biz bu zokayı bilmem kaç keredir yutuyoruz. Sonra da dizlerimize vurarak dövünüyoruz.
Konu belli. Ankara ve Ağrı’da canice katledilen yavrularımız ve onların katillerine verilecek ceza.
Yani çocuğa karşı işlenen suçlar meselesi. Yani çocuklara cinsel istismar, tecavüz, cinayet meselesi.
Daha geçen yıl yine aynı olaylar gündeme geldiğinde “kimyasal hadım”dan başlayıp, “idam”, “ağırlaştırılmış müebbet” ya da “cezaların artırılması” meselesi gündeme gelmiş, ancak Meclis ağır aksak davrandığı için “caydırıcı” cezalar maalesef yürürlüğe girmemişti.
15 Temmuz’dan sonra meydanların, “idam” talebiyse, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından, “Meclis’ten geçerse ve önüme gelirse imzalarım” sözleriyle değerlendirilmişti
Bugün dizlerimizi yine dövüyoruz. Polatlı’da katledilen 8 yaşındaki Eylül’ün cansız bedenini topraktan çıkartıp toprağa verirken, Ağrı’da katledilen Leyla’nın yasını tutarken...