Makyaj döküldükçe ortaya çıkan “çirkin” yüz
İlkelerden söz ediyordu. Afili sözler söyleyip, kucaklamaktan, sevgiden dem vuruyordu. Makyajı iyi yapılmış, “ajansı” üzerinden üstüne geçirilen elbisenin ince ayarları iyi bir terzi tarafından...
İlkelerden söz ediyordu. Afili sözler söyleyip, kucaklamaktan, sevgiden dem vuruyordu. Makyajı iyi yapılmış, “ajansı” üzerinden üstüne geçirilen elbisenin ince ayarları iyi bir terzi tarafından tamamlanmıştı.
Sevgi pıtırcıkları dağıtıyordu.
Kim ne isterse onu veriyordu. Kim ne isterse onu yapıyordu.
Dindarlıksa, iki doz dindarlık… Sekülerlik lazımsa 3 doz sekülerlik… Orta yaşlı kadınlara, “Ama anacığım, ama teyzeciğim” ile başlayan sırıtık yüz ifadeli seslenişler… Gençlere partisinin Anayasa Mahkemesi’ne başvurup iptal ettirdiği burs vaatleri filan.
OYLARIN TEKRAR SAYIMINA KARŞI ÇIKTI, “ÇIKMADIM” DEDİ
Seçim sonrasında, işler biraz ters gitmeye başlayınca, “Oyların tekrar sayılması dipsiz bir kuyudur. Girilirse çıkılamaz” dedi önceleri. Sonraları “Mazbatamı istiyorum” diye sızlanmaya başladı. Yetinmedi, hülle yoluyla Anıtkabir’e bile çıktı. Hülle diyorum. Zira, CHP heyeti olarak Anıtkabir’e çıkacağını söyleyip hatta CHP çelengi hazırlatıp sonra da şeref defterine mazbatası olmadığı halde “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı” imzası attı. Aceleci, tahammülsüz bir haldeydi.