AK Parti gücünün nerede olduğunu unutmamalı!
AK Parti'nin yeni Genel Başkanı ve Türkiye'nin yeni Başbakanı Binali Yıldırım'ın yolu açık olsun.Başka her parti için çok zor geçecek bir süreci böyle yumuşak biçimde atlatabilen her siyasi...
AK Parti'nin yeni Genel Başkanı ve Türkiye'nin yeni Başbakanı Binali Yıldırım'ın yolu açık olsun.
Başka her parti için çok zor geçecek bir süreci böyle yumuşak biçimde atlatabilen her siyasi teşkilata şapka çıkartılır.
Oysa küçük çocuklar bile biliyor artık.
İktidara gelişinden bu yana çok badire atlattı AK Parti. Hiçbir partinin başına gelmeyecek şeyler yaşadı.
Çekinmeden adını koyalım; hem dışardan, hem içerden darbe girişimlerine maruz kaldı.
Eski Türkiye'nin vesayet rejimiyle savaşırken "paralel örgüt"ün vesayeti altına girme tehlikesini büyük güçlüklerle atlatmıştı ki...
Bu kez de benim "büyük paralel" dediğim küresel tezgâhçılara yakın kesimlerin partiyi kurcalamaya başladıklarına şahit olduk.
Peki AK Parti nasıl oluyor da, bu zorlukları (bazen tavır almakta geç kalarak da olsa!) hırpalanmadan atlatabiliyor?
***
Bu sorunun iki cevabı var. Birincisi, Ömer Çelik'in dünkü açıklamasında yatıyor.
Malum, Binali Yıldırım'ın adını açıklarken parti sözcüsü Çelik şöyle dedi: "AK Parti kadroları ile Cumhurbaşkanımız arasında bir milim mesafe yoktur."
Fakat parti teşkilatında canla başla çalışan herkes eminim içinden şunu geçirecektir: Keşke bu ifadenin kastettiği kesinliği ve manayı geçtiğimiz 20 ay boyunca da yaşayıp hissedebilseydik!
Sorunun diğer cevabı da şu: AK Parti 20. yüzyıl tipi bir "kadro partisi" veya basitçe "delege örgütü" değil. Çünkü hâlâ milletin, seçmenin, demokratik iradenin siyasal ifadesi niteliğini sürdürüyor.
Seçmen ile lider Erdoğan hâlâ AK Parti üzerinden el tutuşuyor!