Altını çizdiğim satırlar-48

Bu dünyada değiştirilebilen ve değiştirilemeyen şeyler var. Bugüne kadar geldiysek, geriye dönemeyiz. Öyle değil mi? (HARUKİ MURAKAMİ / Sınırın Güneyinde, Güneşin Batısında)

*** Sonbahar geldi. Havada üzüntüye, bir nevi bekleyişe benzeyen bir hal, güneşte çok belirsiz, hafif bir akik rengi var. Gökyüzü adeta ıslak bir göz gibi insana bakıyor (...) Artık büyük yağmurların üzüntüsüne, büyük rüzgarların mevsimine giriyoruz; cami avlularında, yol kenarlarında, eski, büyük korularda ve bahçelerde kurumuş yap- raklar, şimdiden seller gibi akıyorlar, dönüşü olmayan diyara, geçen günlerimiz gibi gidiyorlar. (A. H. TANPINAR / Hep Aynı Boşluk) *** Antikacı küçük yuvarlak masamı inceledi, ters çevirdi, yere koydu. "O dönemin özelliğini taşıyor, daha ben küçücükken evdeydi" dedim. Antikacı "eski olduğunu anladım" dedi ve hemen ekledi: "eski olması değerli olduğu anlamına gelmez." Yüzümü gördü, belki de özür dilemek için, "bunu sizin için söylemiyorum" dedi. (J-L. FOURNIER / Son Siyah Saçım) *** Sebebsiz yere mahzundu. Sebepsizlik ikinci bedbahtlıktı. Hüznün sebebine alışa alışa insan o sebebi aşındırır, sebep yıpranır, hüzün ufalırdı. (M. C. KUNTAY / Üç İstanbul) *** Bu jamais vu... Deja vu'nun tersi. İnsanları ne kadar iyi tanıdığınızı sanırsanız sanın, aslında herkesin yabancı olma durumu. (CHUCK PALAHNIUK / Tıkanma) *** Çık bu hesap makinesinin, seksek oyununun içinden; içtimai meşrutiyetin neyse ona atıl ve ne olacaksan olmaya bak! Batında olmazken hiç olmazsa zahirde bir şey olmaya çalış! (N. F. KISAKÜREK / O ve Ben) *** Tanrı biliyor ya, sistemin içinde kalıp tepeye varana kadar devam etmek kolay. Esas cesaret isteyen şey sistemden çıkıp kurtulmak. (KURT VONNEGUT / Otomatik Piyano) *** Şimdi bu kadar solmuş durması, vaktiyle pırıl pırıl oluşundan mıdır..? (R. M. RILKE / Malte Laurids Brigge'nin Notları) *** "Biz de deniz gibiyiz" derdi Başak, " tek derdimiz yerinden oynatamadığımız taşlar." (BARIŞ BIÇAKÇI / Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra) *** Bugün geçip gitti ve bir daha asla geri gelmeyecek. Her günbatımı ölüme doğru atılan küçük bir adımdır. (SUSANNA TAMARO / Her Sözcük Bir Tohumdur)