Altını çizdiğim satırlar-76
İnsan dostlarıyla konuşmaya daldığı bir zamanda kendini yoklamalı ve sormalı: Neden bahsediyoruz, bunların dünyaya veya âhirete bir yararı var mı? (CAHİT ZARİFOĞLU / Bir Değirmendir Bu Dünya) *** Yalan...
Yalan söyleyerek dünyanın öbür ucuna gidersin ama geri dönemezsin. (DOSTOYEVSKI / Karamazov Kardeşler)
Bilip de cahil, anlayıp da unutkan, görüp de kör, duyup da hissiz kalmanın felaketine düşmeyeyim!.. (N. F. KISAKÜREK / O ve Ben)
İnsan yeryüzünde nereye giderse gitsin, yanında bir parça gün ışığı, bir avuç yeşillik, kulağına çarpmış birkaç kahkahayı götürebilirdi... (SEVİNÇ ÇOKUM / Rozalya Ana)
Annem televizyonun karşısında. Saat sabahın 9'u. Köhnenin köhnesi bir televizyon programı. Çok daha iyi şeylere layık o. Böyle bir şeyi nasıl sevebilir? Ona bunu sert biçimde söyledim, kızdı. Paris'e döndüm. Onu televizyonun karşısında yalnız bıraktım. Yolda, onun bunu sevmediğini anladım ama artık vasatlık, bayağılık onu kaçırtmıyordu. O an, onun ne kadar yalnız olduğunu anladım. Eğer yanında kalsaydım, televizyonu açmayacaktı. (J. L. FOURNIER / Kuzeyli Annem)