Bayram notları-1

Bize niye "burada" olduğumuzu unutturan; eşyayı putlaştıran; sevgilerimizi nasırlaştıran; ruhumuzu "endişe hastalığı"na köle eden ne varsa... Bütün o zincirleri hemen şuracıkta (hiç değilse şimdi/...

Bize niye "burada" olduğumuzu unutturan; eşyayı putlaştıran; sevgilerimizi nasırlaştıran; ruhumuzu "endişe hastalığı"na köle eden ne varsa... Bütün o zincirleri hemen şuracıkta (hiç değilse şimdi/ birkaç gün için) "kesip" atmak gerekiyor. Bayram bayram olacaksa, sanırım böyle olacak.

***
Bayramı fırsat bilip tatile kaçan "işletme/insan"lara kızmak kolay... Peki kalanların hali nicedir? Kurbanları, bayramlaşmaları, ziyaretleri nasıldır?.. Hayvanlara eziyet çektiren kesimlerin, muhabbetin kapının dışında kaldığı ziyaretlerin, her ağız açılışında arı gibi sokan dillerin bayramı gönüllere ferahlık ve sevinç katabilir mi?
***
Kurban geleneğini sindirmiş kişinin zihninde Habil'in (Kur'an adını vermez) kardeşine söyledikleri yankılanır: "Allah, ancak korkup sakınanlardan kabul eder, sen beni öldürmek için elini uzatırsan, ben karşılık vermeyeceğim." (Maide-27)
***
Şimdi ister istemez hatırladım... 90'lı yılların ortalarıydı. Seküler kesim her Kurban Bayramı'nda tükettiği etler ağaçlarda yetişiyormuş gibi yapıyor ve ortalıkta kan görünce fenalık geçiriyordu. Dindarlar ya içlerine kapanmışlar ya da sekülerlere hoş göstermeye çalışmak üzere Kurban Bayramı'nı bir "mübarek hayır işi" gibi yansıtır olmuşlardı. Sıra kurban geleneğinin köklü anlamını konuşmaya bir türlü gelemiyordu. Yeni Yüzyıl gazetesindeydim o zamanlar. Çapımdan epey büyük bir işti ama oturup kurban geleneği, antropolojideki ve vahiydeki yeri üzerine bir yazı kaleme aldım. Epey gürültü kopardı. Başlığı aklımda: "Korkup sakınanların şiddeti."
***
Kısaca buraya tekrar not etmeliyim: Kurban, insanın kanla derin biçimde yüzleşmesidir... Belki böylelikle parmağı kesilince ortalığı ayağa kaldıran insanların toplumlarının dünya savaşlarını çıkartan zalimler olduğunu anlayabiliriz... Şimdilerde (ben dahil) çoğumuz kurbanlarımızın kanını görmüyoruz. Allah kabul etsin, fakat "sembolik eksik" hiç hafife alınmayacak özellikler taşır. O halde alnımızdaki kurban kanı eksikliğini hiç değilse zihnimizde kapatmak boynumuzun borcudur.
***
Sevgili okurlarım Kurban Bayramı'nızı kutluyorum; neşe, kurbiyet ve zarafet içinde geçmesini temenni ediyorum.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ne oluyor, ne olacak? 21 Kasım 2024 | 437 Okunma Çığ 19 Kasım 2024 | 386 Okunma ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? 18 Kasım 2024 | 504 Okunma ‘Ben... şey... inanacağım’ 17 Kasım 2024 | 119 Okunma Haftanın notları: Maneviyat ölünce... 16 Kasım 2024 | 172 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar