Bir ağacımız olmalı!

Bahar ve yaz boyunca ne kadar ihtişamlıydı.Oysa şimdi gözüme nasıl da cılız görünüyor.Her bakışımda aklımdan "meğer gövdesi ne kadar da inceymiş" diye geçiriyorum.Hele şu satırları...

Bahar ve yaz boyunca ne kadar ihtişamlıydı.
Oysa şimdi gözüme nasıl da cılız görünüyor.
Her bakışımda aklımdan "meğer gövdesi ne kadar da inceymiş" diye geçiriyorum.
Hele şu satırları yazdığım sırada poyraza dönen rüzgâr altında kuru dallarının sallanışı ve o dalların ucunda iri yağmur damlalarının birikmesi var ki...
Kendimi tutamayım, koca ağacın üzerine bir battaniye veya muşambadan bir örtü sermeye kalkışacağım. 
Penceremin dibindeki ceviz ağacından söz ediyorum. 
Sekiz yıl oldu. Bazı sabahlar birbirimizle konuşuyoruz.
Ben içinin kuruduğunu ve üşüdüğünü sanıyorum. 
O sadece bekliyor.
Varoluşun özünün bekleyiş olduğunu biliyor. Baharı bekliyor ve her seferinde muradına eriyor. 

***


Ağaç romantizmi yapmak gibi bir niyetim yok.
İstediğim bugünlük gündemden, saçma sapan tartışmalardan, sosyal medya hırtlıklarından uzak kalmak.
Ama ağaç dedim ya...
Bir noktayı vurgulamak istiyorum.
Malum, ekolojik paradigma her yanımızı kuşattı. Yıllardır yazıp çiziyorum; bunun hayırlı yanları da var, çok ama çok problemli yanları da.
Problemli yanlarından biri de şu...
Tıpkı teknolojiye abanan modern insan gibi ekolojistlerin doğası da gitgide bizden uzakbir nesneye dönüşüyor. (Ekolojistlerin "tabiat"ı yok nedense, "doğa"ları var!) 
Doğayla, bitkilerle, nehirlerle, denizlerle, dağlarla kişisel (hususi, özel) ilişkimiz "büyük dava"nın gölgesi altında eziliyor.
Tanıdığım faal bir çevrecinin kalabalık bir plajda kumsala ve denize bakıp "doğada olmak ne güzel!" dediğini bilirim. Orayı "doğa" sanıyordu!
Daha sonra meyve ağaçlarının sadece yeni moda ekolojist çiftliklerdeki arkadaşları tarafından sevildiğini sanacak kadar saf olduğunu fark etmiştim.
Şu memlekette "meyve ağacı dikerse, her meyvesinin sevap yazılacağı" bilgisine uyan milyonlarca insanın bulunduğundan da habersizdi tabii. 

***
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Haftanın notları: Korka korka nereye? 23 Kasım 2024 | 30 Okunma Ne oluyor, ne olacak? 21 Kasım 2024 | 440 Okunma Çığ 19 Kasım 2024 | 386 Okunma ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? 18 Kasım 2024 | 504 Okunma ‘Ben... şey... inanacağım’ 17 Kasım 2024 | 119 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar