Bir nevi Survivor!
"Özeleştiri yapmalısın" diyor genç kız karşısındaki delikanlıya...Bir kafedeyim. Yanımdaki masada henüz yirmilerinin başında dört genç var.Bu lafı işitince kendi gençlik yıllarımı...
"Özeleştiri yapmalısın" diyor genç kız karşısındaki delikanlıya...
Bir kafedeyim. Yanımdaki masada henüz yirmilerinin başında dört genç var.
Bu lafı işitince kendi gençlik yıllarımı hatırlıyorum; siyasi hizipler, kavgalar, çekişmeler...
O zamanlar "özeleştirini ver" denirdi. Özeleştiri bir otorite tarafından alınan bir şeydi. Atmosfer anında bozulurdu. Çünkü arkası kötü gelir, dışlanmak kader olurdu.
Şimdi tam tersi...
Gündelik hayatta yaptığımız hataların dökümünü çıkarmak "ilgi arayıp bulma"nın yeni bir yolu oldu.
Tabii bahsettiğim gençler de fırsatı kaçırmayıp arkadaşlıkları süresince birbirlerine yaptıkları yanlışları saymaya başlıyorlar. Nasıl bir heyecan, nasıl inceden bir haz! Sanırsınız ki, hepsi birer Survivor yarışmacısı...
Daha fazla kulak misafiri olmamak için kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye dönüyorum.
***
E hadi onlar çok genç...
Konuşmalarının ya "Ne giysem yakışır" yarışmalarındaki yapay laf sokmalara ya da "Survivor" tartışmalarına benzemesini az çok anlayabiliriz.
Fakat akranlarımın da "ama sen şöyle yaptın, böyle dedin; hatanı kabul etmelisin" türünden konuşmalara müptela olmalarına ne demeli!
Ekranda olup bitenlerin toplumu derinden etkilediği tezlerine yıllarca karşı çıktım ama galiba yanıldım.
Çünkü koca koca adamlar ve kadınlar da kısacık bir sohbeti bir anda "yarışmacı" çekişmesine çeviriveriyorlar.
Eyvah ki, eyvah!
***
Başkalarının hatalarını/ayıplarını örtmek geleneğin en güzel buyruklarındandı.
Hatalarımızı sadece bir "bilen"e danışıp usul usul içimizden kendimizle hesaplaşmak da öyle...