Boşluk!

Sosyal paylaşım sitelerine teşekkür borçluyuz... Sürekli başkalarının kötülüğünden şikâyet etmenin bizi iyi kılmayacağını... Başkalarının kibrini konu etmenin kendi kibir...

Sosyal paylaşım sitelerine teşekkür borçluyuz...
Sürekli başkalarının kötülüğünden şikâyet etmenin bizi iyi kılmayacağını...
Başkalarının kibrini konu etmenin kendi kibir arayışımızı saklayamayacağını...
Samimiyetten söz etmekteki samimiyetsizliğin eninde sonunda ortaya çıkacağını...
Nihayet anladık... mı?
Yazıma böyle başlamak isterdim ama imkânsız...
Derdimi şöyle anlatayım...
Bir süredir orada burada sosyal medyanın psikolojimize yaptığı etkiler üzerine yapılan çalışmalarla ilgileniyorum.
Okuduğum makalelerin haddi hesabı yok!
Hepsi de kişilerin kendileri ve başkalarına dair boş inançlarının bu yolla iyice büyüdüğünü anlatıyor. Bu tavır bulaşarak yayılıyor.
Oysa ne yalan söyleyeyim; sosyal medyayı seviyorum; negatif bakmaya yanaşamıyorum.
Kaldı ki, hoşumuza gidip gitmemesi fark etmiyor; çünkü teknoloji öyle bir şey ki, gelen gitmiyor.
Bir yandan birbirimizden ruhen uzaklaşırken bu kadar çok dijital paylaşımda bulunmamız gerçeğiyle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.

***

Sosyal medyaya dikkatle göz gezdirdiğimizde karşımıza çıkan tablo tokat gibi...
Ama "ayılan" yok!
Başkalarının kötülüğünden şikâyet edip durmanın bizi iyi kılmayacağını belki biliyoruz ama sosyal medya sayesinde bu tavrın bizi iyi gösterdiğini de öğrendik.
Hepsi bir yana...
Tam doğru düzgün bir "hikâye"miz olmadığından şikâyet eden kuşaklar zuhur etmişken facebook, twitter, instagram imdada yetişip hepsine birtakım "hikâyeler" kurgulama imkânı verdi. Hepimiz hikâye kahramanıyız artık.
Yeni sarhoşluğumuz bu.
Zaten herkes kendinin reklamcısı.
Bazen bir selfie, bir özlü söz alıntısı, imalı bir video promosyon yerine geçiyor.
Fakat "ürün ne?" diye sormak adı konulmamış bir yasak. Yok, çünkü öyle bir şey.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ne oluyor, ne olacak? 21 Kasım 2024 | 437 Okunma Çığ 19 Kasım 2024 | 386 Okunma ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? 18 Kasım 2024 | 504 Okunma ‘Ben... şey... inanacağım’ 17 Kasım 2024 | 119 Okunma Haftanın notları: Maneviyat ölünce... 16 Kasım 2024 | 172 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar