Bütün bunlarda ne bilgelik var, ne de bilgi!
Mıncıklana mıncıklana şekli şemali bozulmuş, anlamı ezilip büzülmüş; politik tornalardan geçirilip tıraşlanmış ne çok kavram var. Geçmişlerinden koparılıyor; her "mahalle"ye...
Mıncıklana mıncıklana şekli şemali bozulmuş, anlamı ezilip büzülmüş; politik tornalardan geçirilip tıraşlanmış ne çok kavram var.
Geçmişlerinden koparılıyor; her "mahalle"ye göre bir başka bir kılığa sokuluyorlar.
Ama yabancılıkları, yerini yadırgamaları sürüyor.
Mesela şu "bilge" kavramı ve "bilgelik" denen şey...
Nişantaşı, Kadıköy, Çankaya, Karşıyaka gibi semtlerin dışına çıksa bunlar halleri nice olur!
Arif, alim ve özellikle hikmet sahibi (hakim) olmayan biri "bilge" olmuş, halk için anlamı var mı?
Böyle biri olsa olsa, "beyaz medya"nın sevdiği biri olur.
Bilgiden daha fazlasına sahip olduğu (bunun da ne anlama geldiği pek bilinmez ya!) konusunda ortak bir kabule yaslanan "sosyetik" bir kılavuz mesela...
Ama olacak şey değil!
Hani bir siyasi oluşum CHP'lilere, Kadıköylülere, Nişantaşılılara kendimi sevdireceğim diye bu kadar dağıtabilir mi?
Efendim, Aliya'ya da "Bilge Kral" deniyordu, diyecek bazı eski Milli Görüşçüler...
İyi de bu adlandırmaya da en çok siz kızıyordunuz!
Üstelik o deyim Batılılara bir nazireydi.
Platon'un "filozof kral"ına (ki orada da aslında felsefe kavramının hikmet anlamına geldiğini iddia eden çoktur) bir göndermeydi.
Aliya ve çevresindekilerin bu deyimden rahatsız oldukları bilinir.
Peki Temel Bey nasıl birdenbire "bilge" oldu?
Modern gurulara düşkün; geleneksel kavramlardan gıcık kapan; "bilgi"den şüpheli fakat "bilgelik"ten umutlu olmaya çalışan yeni kuşak seküler okumuşlara hoş görünmek için mi?
Saadet lideri sokak ortasında "bilgelik"ten sınıfta kalınca ya da öyle bir izlenime yol açınca tekrar "bilgi" dünyasına dönmüş ve taşradan büyük kentlere göç konusuna kafa yormuş.
Sonuç...
Hızlı tren göçe yol açıyormuş!..
Kolay ve hızlı ulaşımın Anadolu şehirlerini yaşanır kıldığından haberi yok anlaşılan...
Otobüsle, kamyonla gerçekleşip tamamlanan büyük göç dalgasını kulağına fısıldayan bile olmamış belli ki...
Eh bilgeliği geçtik, bu yolda bilgi de gitti gider!