Dizidir, filmdir deme... Hepsi operasyonun parçası!
Düzenli okurlarım bilir. Hollywood sinemasının en heyecanlı ürünleri bile bana "vakit kaybı" gelirdi.İçinde "insan"a dair hakiki hiçbir arayış ve sorgu bulunmayan "aksiyon" dizilerine de şöyle bir bakıp...
Düzenli okurlarım bilir. Hollywood sinemasının en heyecanlı ürünleri bile bana "vakit kaybı" gelirdi.
İçinde "insan"a dair hakiki hiçbir arayış ve sorgu bulunmayan "aksiyon" dizilerine de şöyle bir bakıp geçerdim.
Biraz bilim - kurgu dizileri dikkatimi çekiyor ama sonu başından belli hikâye örgüleri yüzünden onlardan da çarçabuk usanıyordum.
Yanlış yapmışım!
Şimdi birçoğunu baştan izliyorum.
Hele siyasi / sosyolojik / aksiyon dizilerini...
Anlayacağınız, çok önceleri kapattığım bir defteri yeniden açtım.
Winterbottom'lar, Jarmush'lar, yıllardır tekrar tekrar izlediğim Bergmanlar şimdi biraz bekleyebilir.
Basit bir örnek...
Eski bir dizi olan Blacklist'in gayet ucuz bir prodüksiyon olarak devam eden Redemption adlı yeni sezonunun ikinci bölümü şubat ayında Deniz Yücel adlı gazetecinin "Alman ajanı" olduğu gerekçesiyle özel bir operasyonla yakalandığı sırada çekildi ve gösterime girdi.
Konusu mu?
Dizi Türkiye'nin doğusunda bir yerde (Kytikistan diye küçük bir ülke uydurmuşlar) tutuklu bir gazetecinin kurtarılmasını anlatıyordu.
Hem de ne imalar, ne işaretlerle...
Altı hafta sonra o ülkede(!) yapılacak referandum dahi unutulmamıştı.
Benim ilgimi çeken ise şu olmuştu: Ajanlar İstanbul'a sahte Hollandalı diplomat pasaportlarıyla giriyorlardı. Dizide nedense Hollanda özel bir yer tutuyordu.
İzlediğimde nisan başlarıydı. "Hollandalılar mı, ne alaka?" demiştim...
Sonrası malum!