Dost acı söyler, bu fotolar iyi durmuyor!
Ne zaman sosyal medyanın öneminden dem vursak, hemen atılıp "abartıyorsunuz, orada halk yok" diyen belli bir muhafazakâr siyasetçi tipi var. Twitter kullanıcılarının tamamının "klavye başında atıp tutan ergen"...
Ne zaman sosyal medyanın öneminden dem vursak, hemen atılıp "abartıyorsunuz, orada halk yok" diyen belli bir muhafazakâr siyasetçi tipi var.
Twitter kullanıcılarının tamamının "klavye başında atıp tutan ergen" olduğunu sanan, facebook'un milyonlarını "geveze bir topluluk"tan öteye yormayan bir siyasetçi tipi...
FETÖ gibi yapıların sosyal medyada çevirdikleri tezgâhlar karşısında dertlenirler ama bu mecrayı kavramakta zorlanıyorlar.
Daha beteri şu ki...
Hızlı siyasal/ sosyal reaksiyonlarda (15 Temmuz direnişi dahil) sosyal medya üzerinden haberleşmenin payını da görmezden gelmekte ısrarlılar.
Anlayacağınız, fena halde yanılıyorlar.
Ancak bu arkadaşlar toplumun ihmal edilmiş kesimleriyle ilişkilerini sıcak tutuyorlarsa; halkla sokakta içli dışlılarsa, sorun yok!
Derim ki, tamam, buradan devam etsinler!
Hatta isterim ki...
Yeni yollar arasınlar; "derin sosyoloji"yle kanlı canlı bağlar kurmayı denesinler. Mesela Cumhurbaşkanı'nın düzenli olarak muhtarlarla yaptığı toplantıların nasıl "yeni bir ağ" oluşturduğunu gözlemleyip örnek alsınlar.
Fakat bir bakıyoruz ki, bu arkadaşlar burun kıvırdıkları twitter'dan, facebook'tan, instagram'dan hiç eksik durmuyorlar.
Eh, sebebi açık...
Bir kebapçı açılışından ötekine dolaşıp durmalarının ve "mühim aileler"in düğünlerinde sahne alışlarının boy boy fotolarını başka nerede cümle âleme sunacaklar?
İki çelenk, üç kravat, geniş kadraj...
Al sana "çalışıyor" görüntüsü!
İyi de bu eski "siyaset oligarşisi"nin hastalığıdır; eş dostla alışverişte görünür, mahallenin güçlüleriyle poz vermeye ağırlık tanır; bunu da "halkla istişare" diye satarsın.
Ama artık kimse yutmuyor!
Dost acı söyler..
Bu türden fotoğrafların insanlarda uyandırdığı tatsız hislerin farkına varsanız, yaptığınızdan hemen vazgeçersiniz.