Güzel yorgunluk
Hep bir yerden başka bir yere kaçmaktan söz ediliyor. Fakat kimse ait olduğu "hayat tarzı"ndan kaçmaya cesaret edemiyor. O halde "kaçış" yok! *** Sabır yok denecek kadar az. Sevgi durup yoğunlaşamayacak kadar...
Hep bir yerden başka bir yere kaçmaktan söz ediliyor. Fakat kimse ait olduğu "hayat tarzı"ndan kaçmaya cesaret edemiyor. O halde "kaçış" yok!
Hayaller dolup taşacak kadar çok... Sonuç?
Kızgınlık, kırgınlık ve muazzam bir can sıkıntısı.
Birbirimize laf yetiştirmeye çalışıyoruz, ondan.
Ama kim demişse doğru demiş: "Bir konuşma sırasında çoğu kez diğerlerinin konuşmamızı istediğinden daha çok konuşuruz."
Yorgunluğun soylu ve güzel bir yanı vardır. Yorgunken arsız arzular, boş tercihler, ölümcül hırslar çekip gider, bizi kendimizle baş başa bırakırlar.
Zeytinliği çevreleyen elle dizilmiş iri taşlara, derenin ilerisinde tek başına duran ceviz ağacının gölgesinde ikindiyi kılan ihtiyara bakıyorum. Zaman duruyor sanki. Ağır ağır ve gittikçe seyrelerek zamanın içinden geçiyorum.
Derin bir soluk alıyorum.
Biraz ötemde dalgalar homurtuyla kumsalı içine doğru çekiyor. Çok nadir yaşanan bir duygu sarıp sarmalıyor beni; bir tür "tamamlanmışlık" hissi hani... Bana ayrılan vaktin sonuna gelmiş olabilirim, diyorum içimden; tamamdır! Hiç itirazım olmaz.
NOT: Eskiden bu köşede yayımlanmış bazı notlarıma geri dönüp bakmak geldi içimden. Bayramın şu iki gününü bu notların hatırlattığı meselelere kısa bir bakış atıp sorgulayarak geçirmek kötü mü olur, bilemiyorum... Yukarıdaki notlar 2015 yılından.
Ne oluyor, ne olacak?
21 Kasım 2024 | 437 Okunma
Çığ
19 Kasım 2024 | 386 Okunma
ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz?
18 Kasım 2024 | 504 Okunma
‘Ben... şey... inanacağım’
17 Kasım 2024 | 119 Okunma
Haftanın notları: Maneviyat ölünce...
16 Kasım 2024 | 172 Okunma
TÜM YAZILARI