Hayat gelip geçerken-3
"Biraz yukarıda, bir ağacın altında oturdum. Kızıltoprak'ta trenden indikten sonra, buraya gelinceye kadar terlemiştim. İyi pişmiş bir kahve ile şurada, ağaçların koyu gölgelerinde ne latif bir an-ı istirahat...
"Biraz yukarıda, bir ağacın altında oturdum. Kızıltoprak'ta trenden indikten sonra, buraya gelinceye kadar terlemiştim. İyi pişmiş bir kahve ile şurada, ağaçların koyu gölgelerinde ne latif bir an-ı istirahat geçirilirdi. Hemen ekseriya buraya gelir; bazen elimde ikmal olunacak bir kitapla birkaç saatimi böyle sadece kendime hasretmekten büyük bir zevk duyardım." Bu cümleler 23 Mart 1911'de Servet-i Fünun'da yayımlanmış bir Cemil Süleyman hikâyesinden. Ne ilginç! Şu güzel "eski" kelimeler olmasa benim ilk gençliğimden bir manzaranın tasviri sayabilirdim. 1970'lerde de Kızıltoprak istasyonu çevresi böyleydi. Çok zaman trenden orada iner, bir ağacın koyu gölgesi altında kitabımı okur, bazen arkadaşlarla buluşur, çok daha sonra Göztepe'deki evimize yürüyerek giderdim. Elbette şimdi bu manzaranın yerinde yeller esiyor ama kabul edelim ki, Anadolu Yakası'nın eski mahalleleri değişime çok uzun süre direndi...