İsraf, kahvaltı ve işin esası...
Ortaya bir laf at, etraf karışsın... Millet bütün gün tartışsın... Çok değerli ve titizlik isteyen kavramlar bozuk para gibi harcansın... Ne doğru, ne yanlış birbirinden ayrılamaz olsun... Sonra...
Ortaya bir laf at, etraf karışsın...
Millet bütün gün tartışsın...
Çok değerli ve titizlik isteyen kavramlar bozuk para gibi harcansın...
Ne doğru, ne yanlış birbirinden ayrılamaz olsun...
Sonra yanlışı düzeltsen ne fark eder, düzeltmesen ne fark eder!
Bir süredir böyle bir atmosferde yaşıyoruz.
Tehlikeli yanı şu ki, bir kez toplumun zihni böyle bulanınca, ekmeğini siyasetin "uyanıkları" yiyor.
Örnek mi istiyorsunuz?
Son zamanlarda "israf" kavramının başına gelenlere bakın, ne demek istediğimi anlayın.
Neymiş?
TİSVA (Türkiye İsrafı Önleme Vakfı) başkanı ülkemizde serpme kahvaltı modası yüzünden yüz milyar liralık israf oluyormuş. Hele otellerdeki açık büfe uygulaması bu miktarı daha da artırıyormuş.
İyi niyetli bir açıklama, olabilir.
Fakat eskisi gibi değil, artık sosyal medya var.
"Yüz milyar" rakamı ortalığı duman etti.
Gerçekten de tuhaf bir rakam.
Bir tür mantık ve iktisat bilgisi israfı duygusu uyandırıyor. (Bu satırları yazdığım sırada rakam düzeltilmemişti)
Ayrıca serpme kahvaltıda 100 milyar israftan söz edenler, "demek ki bir o kadarlık da ülke ekonomisine katkı yapılıyor, mal ve para dolaşımı sağlanıyor" diye düşünmeliler.
Kapitalist çark böyle bir şey.
Olup bitene bozulan varsa, bunu en derininden düşünmeli!
Hem de nasıl var!
Serpme kahvaltı masalarını tıka basa dolduran tabakların yol açtığı israf asıl nerede yoğunlaşıyor, biliyor musunuz?
O masalar karşısındaki halimize bir bakın..
Ne oluyor yahu, bile diyemiyoruz.
Önce dilimiz tutuluyor, sonra kabulleniyoruz ve nihayet hoşumuza gitmeye başlıyor.
Yani gidiyorsa, asıl ruhumuzdan gidiyor...
Çünkü midemiz doyuyor ama artık gözümüz doymuyor! (Masaya on ayrı reçel, birbiriyle aynı lezzette, daha doğrusu lezzetsizlikte on ayrı peynir koymak neden sanıyorsunuz?)
Batı dillerinde "israf" anlamına gelen kelimeler genellikle "atık üretmek, işe yaramazlık, işlevsizlik" köklerine dayanır.
İsraf ise temel olarak "ölçü"yü, "had"di aşıp gaflete düşmek demektir.
Bu fark bize çok şey anlatıyor.
İsraf meselesini ciddiye alacaksak, o noktadan yürümeliyiz.
Ne oluyor, ne olacak?
21 Kasım 2024 | 428 Okunma
Çığ
19 Kasım 2024 | 384 Okunma
ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz?
18 Kasım 2024 | 504 Okunma
‘Ben... şey... inanacağım’
17 Kasım 2024 | 119 Okunma
Haftanın notları: Maneviyat ölünce...
16 Kasım 2024 | 172 Okunma
TÜM YAZILARI