Keşke...
Sabah Gazetesi Yazarı Haşmet Babaoğlu'nun bugünkü (14.03.2022)''Keşke...'' başlıklı yazısı.
Sistem yolun sonuna geldi.
Uzatmaları oynuyor.
Keşke yüzyıllardır sömürdüğü mazlum halklar kalkıp Batı'ya "Hoop! sen artık kenara çekil!" diyebilseydi...
Keşke, cilası dökülen yalan tarihi ve tıkanan finans-kapital sistemini fırlatıp atacak olan onlar olsaydı...
Ama görünen o ki...
Bu işi de Batı yapacak!
Yıpranmış elbiselerini, yaşlanmış maskesini, "tarihin çöplüğü"ne atıp yeni yüzü ve vaadleriyle yoluna devam edecek.
Şu sıra sancısını yaşadığımız ne varsa...
İşte bu yüzden...
Büyük çalkantının ardından gelecek yeni düzen içinde eski merkez (Batı) yine merkez kalsın diye...
Söyleyeceğim hiç hoşunuza gitmeyecek ama...
Yeni dünya düzeni tasarımcılarının zihinlerin kontrolü konusunda pek bir sıkıntısı yok.
Ara ara inançlı toplumlardan ve en çok da İslam'dan korkuyorlar, bu doğru.
Ancak modern insanı en zayıf yerinden yakaladıklarını biliyorlar.
Neresi orası?
Birincisi, sağlık (ölüm) endişesi...
Bunu pandemide test edip onayladılar.
İkincisi ise, borç bağı...
Global enflasyon ortamında bu bağın nasıl berbat bir tasmaya dönüşeceğini anlatmama gerek var mı?
Yeni dünya düzeni tasarımcıları için esas engel milli devletler...
Zorlanıyorlar.
80'ler, 90'lar ve 2000'lerin başındaki malum neoliberal gevşeklikler sırasında gördüler ki, millilik öyle kolay kolay söndürülemeyen bir ateş, sert bir direnç noktası...
Bu işi çözmelerinin yolu "barış" dönemini bitirmekti.
Yani savaşı dünya sisteminin merkezine;
Batı'ya taşımak gerekiyordu.
Acı reçete...
Ama küresel seçkinlere koyar mı hiç!
Uygulamaya geçtiler bile...