Muazzam bir hile olarak Avrupa!
Avrupa dünya sisteminin kültürel merkezidir.Hakkını verelim; güzeldir, anlamlıdır, çekicidir.Ama aynı zamanda muazzam bir hiledir.Sahne sihirbazlarının el çabukluğu, gözbağcının numarası gibi bir...
Avrupa dünya sisteminin kültürel merkezidir.
Hakkını verelim; güzeldir, anlamlıdır, çekicidir.
Ama aynı zamanda muazzam bir hiledir.
Sahne sihirbazlarının el çabukluğu, gözbağcının numarası gibi bir şey...
Nedir o?
Mesela kendisini "barış ve kültürün yurdu", dünyanın geri kalanını ise savaş ve kargaşa sahası olarak göstermiş ve az çok okumuş yazmış herkesi buna inandırabilmiştir.
Şimdi insanlara İkinci Dünya Savaşı'nı sorsak, Pasifik'te ve Rus bozkırlarında geçen zorlu bir savaş olarak anlatırlar. Pearl Harbor hep Berlin'den daha önde, daha canlı bir hatıradır.
İkinci Dünya Savaşı'nda korkunç bir bombalama örneği isteseniz herkesin aklı uzaklara, Hiroşima'ya falan gidecektir.
Kim bilecek müttefik savaş uçaklarının Dresden'i Şubat 1945'te iki gün boyunca aralıksız bombalayıp kadın, çocuk dinlemeden 135 bin insanı öldürdüklerini?
Avrupa'da kan revan mı?
Hepsi filmdir.
Fakat "Ortadoğu bataklığı" sanki yeryüzü kadar eski bir olgu gibi sunulur.
***
Umberto Eco'yu hatırlıyorum.
Ölümüne az kala kendisiyle yapılan bir röportajda anlatıyordu:
"Biz İtalyanlar, Almanlar, Fransızlar, İspanyollar ve İngilizler tarih boyunca birbirimizi boğazladık. Topu topu 70 yıldır rahat oturuyoruz ve bunun ne kadar sıra dışı bir şey olduğunu henüz fark etmiş değiliz."
Kabul edelim ki, Avrupa bu noktada hem kendisinin, hem de dünyanın beynini iyi yıkamıştır.
Sömürgeciliğini ipeksi yumuşaklıkta romanların, egzotik filmlerin konusu kılmış, zenginliğini zekâ ve emek ürünü olarak sunmayı başarmıştır.
Hatta yine Umberto Eco'nun sözleriyle aktarayım;
"demokrasinin seçilmişlerin oluşturduğu kurumlar üzerinde yükseldiğini söyleyen Avrupa atanmış bürokrat ve teknokratların egemenliği altında yaşamaktadır."
***