Ne kadar az sevinç, ne çok şımarıklık!
Her hatıra bugün, şimdi, burada kendimize veya bir başkasına "anlatırken" oluşur... Bir daha bir fotoğrafa bakarken... Bir daha okurken... Ah, hele kokular yok mu; bir daha koklarken mesela... Velhasıl... Hatırlamak, geçmişi...
Her hatıra bugün, şimdi, burada kendimize veya bir başkasına "anlatırken" oluşur...
Bir daha bir fotoğrafa bakarken...
Bir daha okurken...
Ah, hele kokular yok mu; bir daha koklarken mesela...
Velhasıl...
Hatırlamak, geçmişi canlandırmak değil, basbayağı "yaşamak"tır.
Bazen geçmiş yazılarıma, notlarıma da döner bakarım.
En çok da artık yerlerinde yeller esen "Pazar Notları"ma dönerim...
Küçük defterlere kaydettiğim notlar; arabayı emniyet şeridine çekip cebime sesli olarak kayıt düştüklerim...
Ve beni düşüncelere sevk eden ışıl ışıl sabahlardan, melankolik akşamüstlerinden; karşılaşmalardan ve en çok da kısacık ama etkisi uzun konuşmalardan çıkan notlar...
İstedim ki, sizler de bir daha göz gezdirin eski notlarıma...
Birkaçını seçip buraya aktarıyorum...
***
Hasret azar azar ölmek mi?
Sanmam...
Ama vuslat öldürür; hem de birden...
***