Peki peki anladık... mı?
"Buna özgüven denmez. Aman ha, özbeğeni hiç değil. Bu düpedüz şımarıklık... Kimle röportaj yapılsa, kime mikrofon tutulsa, hatta eş dost muhabbetlerinde bile aynı pazarlama stratejisi, aynı...
"Buna özgüven denmez.
Aman ha, özbeğeni hiç değil.
Bu düpedüz şımarıklık...
Kimle röportaj yapılsa, kime mikrofon tutulsa, hatta eş dost muhabbetlerinde bile aynı pazarlama stratejisi, aynı böbürlenme, aynı trajikomik haller...
Neymiş?
En iyi şarkıyı o söylermiş, en iyi romanı o yazarmış, en iyi yönetici oymuş, en güzel o sever, en güzel o nefret edermiş...
Çok özelmiş, çok sıra dışı bir kişilikmiş..."
***
Ara ara çekmecelerimi karıştırıyorum.
Artık internet ortamında bulunmayan yazılarımın kupürleri çıkıyor, dosyaların arasından...
Yukarıdaki satırlar da o yazılarımdan biri...
Eski Sabah zamanı...
18 Mayıs 2002...
Yazının...