Yalan habere değil, yalancıya bak, tanırsın!
Üzülerek en baştan belirteyim... Yalan habercilik üzerine kurulu sosyal/siyasal politikaların ilacı "doğru"nun ifade edilmesidir sanıyoruz ama öyle değil! Yetmiyor.
Yalan pek "havalı" geliyor üstümüze üstümüze...
Doğruyu söylediğinizde resmi bülten gibi kalıyor; ya dönüp bakılmıyor ya da etkisi pek hızlı gelip geçiyor.
Bu konu dış basında çok yazılıp çiziliyor, çok tartışılıyor.
Eh, biz de kanlı canlı tecrübe ediyoruz.
Malum, Türkiye sahte (post-truth) habere en çok maruz kalan ülkeler sıralamasında birinci.
Sosyal medya sanki yalnız bunun için işliyormuş gibi bir halimiz var.
Bir düşünün, Belediye Başkanı şöyle yapmış, Bağcılar'da bina çökmüş, bir şarkıcı Kürtçe söylediği için sahneden indirilmiş haberlerine karşı elinizden ne geliyor.