Yaşlılık
Rahmetli babamın hastanede yattığı zamanlar... Hemşireler ve diğer görevliler ile babam sanki kendi aralarında yeni icat ettikleri bir dille anlaşıyorlar.
Yüzler pırıl pırıl gülümsüyor, her gün sanki her şey yolundaymış gibi hatırlar soruluyor, gelecek zaman için dualar ediliyor.
İlaç alımları, tansiyon kontrolleri, başka servislere gidiş gelişlerin tüy hafifliğinde ilerleyişini şaşkınlıkla izliyorum.
Bir gün gencecik bir hemşire olayın püf noktasını açıyor.
"Koğuşta hiç dolaştınız mı Haşmet Bey" diyor; "babanızın yaşındaki hastaların gerginliğini, alınganlığını ve dillerinin sertliğini biliyor musunuz? Elbette hepsine ayırmadan aynı şekilde yaklaşıyoruz ama babanızın nezaketi ve bize güven veren hali kalbimizi kazandı."
Bir geceyi koğuşta geçiriyorum.
Ve gerçekten üzüntü içinde yaşlı hastalarda şu tabloyu gözlemliyorum: hazırlıksız yakalanmışlık, küskünlük ve haksızlığa uğramışlık tablosu...