Yeni çocuklar ve anne babalar

Gezmeye, konsere, filme, parka, misafirliğe...Her yere gitmeye dünden hazır ama asla okula gitmek istemeyen çocuklar...Hayatı sürekli doğum günleri, şu günleri, bu günleri kutlamalarıyla geçen ama bir gün bile kendini "iyi"...

Gezmeye, konsere, filme, parka, misafirliğe...
Her yere gitmeye dünden hazır ama asla okula gitmek istemeyen çocuklar...
Hayatı sürekli doğum günleri, şu günleri, bu günleri kutlamalarıyla geçen ama bir gün bile kendini "iyi" hissetmeyen ve yetişkinleri "para makinesi" gibi gören çocuklar...
Odaları oyuncaklarla dolup taşan ama oynamayı bilmeyen çocuklar...
Sık sık öfke nöbetlerine giren ama neye öfkelendiğini bilmeyen çocuklar...
Hiçbir şey üzerinde odaklanamayan ama durmadan canı sıkılan çocuklar...
Tanıdınız değil mi?
Sizin, bizim, herkesin çocukları...
Yeni çocuklar.
Geleceğin gençleri.
Sık sık onlardan söz ediyorum, biliyorsunuz.
Neden mi?
Çünkü hayatımızın tam merkezinde yer alıyorlar.
Çünkü popüler medyanın yeni çocukların halini görmezden gelmesini anlayamıyorum.
Ortadaki tablo anormal ama biz her şey normalmiş gibi yola devam edeceğimizi sanıyoruz.

***
Anne babaların bu tablo karşısındaki genel hali dikkatimi daha çok çekiyor.
"Napsın, çok zeki; çevreye ayak uyduramıyor" deyip durumu idare etmeye çalışıyorlar.
İnsan yüzleşemediği tatsız gerçekten ya inkâr ederek ya da probleme "yer" değiştirterek (replacement) kaçar.
Bu da öyle bir şey!
Olup bitenin gerçekte zekâyla falan ilgisi yok!
Zekâ bir tür "intibak/ uyum kabiliyeti"dir. Oysa burada inatçı ve ısrarlı bir uyumsuzluk var.
Geçen gün kim bilir kaçıncı kez şahit oldum...
Altı yaşında bir çocuk ailesiyle kahvaltı yapmaya geldiği restoranı birbirine kattı; garsonları ve diğer müşterileri orada bulunduklarına pişman etti.
Neydi derdi?
Gören göz için çok açıktı ve zaten çocuk da sürekli dillendiriyordu: Canı sıkılmıştı, hiç vakit kaybetmeden oradan başka bir yere gitmek istiyordu.
Önce mahcup olan, sonra işi kayıtsızlığa vuran anne babası "hep zekâdan bunlar!" açıklamasını yapmakta gecikmedi.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ne oluyor, ne olacak? 21 Kasım 2024 | 437 Okunma Çığ 19 Kasım 2024 | 386 Okunma ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? 18 Kasım 2024 | 504 Okunma ‘Ben... şey... inanacağım’ 17 Kasım 2024 | 119 Okunma Haftanın notları: Maneviyat ölünce... 16 Kasım 2024 | 172 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar