Zaman akıp geçerken: O taraf!
Validedeyim... İnsandan, imandan, tabiattan söz ediyoruz, çok hoşuna gidiyor böyle baş başa sohbetlerimiz. Fakat cep telefonum durmak bilmiyor, mesajlar, son dakika haberleri, vs. Eh, twitter da var, ister istemez gözüm kayıyor. Bir ara annemin...
Validedeyim...
İnsandan, imandan, tabiattan söz ediyoruz, çok hoşuna gidiyor böyle baş başa sohbetlerimiz. Fakat cep telefonum durmak bilmiyor, mesajlar, son dakika haberleri, vs. Eh, twitter da var, ister istemez gözüm kayıyor. Bir ara annemin alçak sesle şöyle dediğini duyuyorum: "Yine o tarafa mı gittin oğlum; buraya gelince haber ver, daha soracaklarım var!"
Öyle bulanık, öyle üstünkörü biçimde bu kelimeyi kullanıyoruz. İyi de nasıl düşünmek, ne şekilde, hangi yollardan? İşte işin o yanını vurgulayacak kavramlar tedavülden kalktılar.
Yazık oldu, çok yazık!
Geçenlerde sosyal medyaya içinde hem teemmül hem de tefekkür kavramlarının geçtiği bir cümle koydum.
Genç takipçilerimin devreleri yandı. Haksız da sayılmazlar. Oysa eski lisanımızda kelimeler ve terimlerin incelikleri ve farkları zihin açıcı özellikler taşıyordu...
Mesela "tefekkür" (Fikr kökünden) bir konuyu akıbetine kadar "nazar-ı dikkate" almaktı. Tasavvufta tefekkürün bir tür "kalbin/aklın perdesini açmak" anlamına geldiğini söyleyenler vardır.
Şimdi unutulan "tezekkür"e gelince, o farklı bir güzellikti; çünkü maziye yönelik akıl yürütme, bir tür derin bir hatırlama anlamına geliyordu.
"Teemmül" mü?
Meseleyi "zihinde yoğunlaştırmak" demekti. Liste daha uzun, yerimiz yetmez. Acaba bu konu (dilde yoksullaşma) üzerinde biraz düşünsek mi?
Nasıl olacağına siz karar verin!
Mönüden yemek seçerken bile "ya yanlış bir seçim yaparsam" diye kararsızlıktan çatlayanlar var. Bu endişe, tercihleri konusunda cesur kişileri bile teslim alıyor.
Bazıları için yeni konfor şu: Seçmemek, sürüncemede bırakmak, beğenip geçmek, bütün tercihleri ertelemenin rahat kanepesinde "şekerleme" yapmak...
Hani nerede ruhun bedeni dik tutan kuvveti? Hani toplumsal adalet? Hani şefkat, hani merhamet?
Ne oluyor, ne olacak?
21 Kasım 2024 | 437 Okunma
Çığ
19 Kasım 2024 | 386 Okunma
ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz?
18 Kasım 2024 | 504 Okunma
‘Ben... şey... inanacağım’
17 Kasım 2024 | 119 Okunma
Haftanın notları: Maneviyat ölünce...
16 Kasım 2024 | 172 Okunma
TÜM YAZILARI