Zaman gelip geçerken: Babam, babalarımız...
Anne ne kadar "içerisi"yse, baba da o kadar dışarısıdır. "Yasa"yla aynı hamurdan karılmıştır. Bizim ilk sosyal ilişkimizdir.
Annemiz bizi iç dünyamızla tanıştırır, babamız ise dış dünya ile...
Anne söz ise, baba dilbilgisidir; anne şiirse, baba düzyazıdır; anne sanatsa, baba ilimdir.
Baba... devlet, ölçü, ekmek.
Babam... Otoriter sorular, müşfik cevaplar. Yok sayılmış acılar ve bitmek tükenmek bilmez dik durma çabası...
Her erkek çocuğun serüveni aşağı yukarı aynıdır. Önce babayla çatışıp çekişerek büyürüz; sonra onu yavaş yavaş anlayarak olgunlaşırız ve sonunda babamıza benzeyerek yaşlanırız.
Yeni modayı biliyorsunuz, belki siz de çoktan o akıma uymuşsunuzdur... Çocuklarımıza artık bir Amerikalı veya Fransız işittiğinde "kendilerinden biri" sanabileceği adlar koyuyoruz.