Zaman gelip geçerken: Dikkatini hediye et!

Bir ara çok gözdeydi şu laf: "Her şey akla karadan ibaret değil, griler de var." Sonra ne oldu? Her şeyi gri görmeye başladık. Aman ha! Karayı kara, kötüyü kötü görmekten vazgeçersek...

Bir ara çok gözdeydi şu laf: "Her şey akla karadan ibaret değil, griler de var." Sonra ne oldu? Her şeyi gri görmeye başladık. Aman ha! Karayı kara, kötüyü kötü görmekten vazgeçersek, yanarız.

***
Aşırı "farkındalık" arayışının sonu muazzam bir kayıtsızlıktır. Bu bakımdan Amerikalıların hali en kötüsü! Ağustos ve eylül ayları için oluşturdukları "farkındalık takvimi"ni buraya not düşeyim de, ne demek istediğimi anlayın: "Arkadaşlık Günü", "Ulusal Solaklar Günü", "Cinsiyet Eşitliği Günü", "Uluslararası Okuryazarlık Günü", "Büyükbaba ve Büyükanneler Günü", "Dünya İntiharla Savaş Günü", "Dünya Kalp Sağlığı Günü", vd. Sonuç?
Bir iki yardım kuruluşu etkin, kitlelerin zihni ise bitkin! Maksat dostlar alışverişte görsüncüler konumuz dışında tabii.
***
Eski yalancıları arıyorum, diyorum da espri yapıyorum sanıyorsunuz... Oysa eski yalancılar ya yalanları fark edilir de sevilmezlerse diye korkar, çekinirlerdi. Dışlanma tehlikesi onları ürkütürdü. Şimdikiler yalanı sırf sevilmek ve beğenilmek için söylüyor. Yalan, dışlanmanın değil, "içeri" kabul edilmenin kılık kıyafeti olup çıktı. Bkz. Sosyal medya.
***
Wilhelm Schmid şöyle bir şey söylemişti: Belki de dikkat artık başkalarına verilecek en güzel hediye... Bu kafa dağınıklığı, bu koşturmaca, bu dinlemeden konuşup durma, bu uyaranlar çokluğunda daldan dala zıplama dünyasında dikkatini yöneltmek zor ve ne güzel!
***
Ertuğrul Özkök 80'leri ve 90'ların başlarını "Türkiye'nin masum yılları" olarak tanımladı geçenlerde. Şaka gibi! Salla gitsin, nasılsa bir inanan ve beğenen çıkıyor. Yahu 80'ler darbenin travması ve bu travmadan çıkmaya çalışma yıllarıydı. 90'ların başları mı? Korkunç. Mafya, terör, siyasi tezgahlar ve örtülü 93 darbesi. Özkök'ün "tonton" dediği Özal'ın ölümü/öldürülüşü... Bu mu "masum" yıllar?
***
İnsana parmaklarını yediren humus, şahane bir vegan pilav, sanat yapıtı olarak vişneli enginar... Finalde tattığım portakallı, haşhaşlı kekin lezzetini tarif zor... Minicik bir dükkân. Moda İlkokulu'nun karşısında. Meraklısı uğramalı: Lokanta Ahmet.
***
Bayramda burada, köşemdeyim. Belki biraz geçmişe uzanırız, eski notları karıştırırız. Hayırlı bayramlar!
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ne oluyor, ne olacak? 21 Kasım 2024 | 437 Okunma Çığ 19 Kasım 2024 | 386 Okunma ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? 18 Kasım 2024 | 504 Okunma ‘Ben... şey... inanacağım’ 17 Kasım 2024 | 119 Okunma Haftanın notları: Maneviyat ölünce... 16 Kasım 2024 | 172 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar