Zaman gelip geçerken. Düşüş!

Sıcak bir temmuz öğlesiydi... Evin bahçeye açılan kapısından hızla siyah beyaz bir güzellik giriverdi. Dışarda oynayan diğer kedilere aldırmamıştı.

Düşünceli gözleriyle etrafı taradı. Sonra keskin bir dikkatle bana baktı. (Sonrasında hep öyle baktı ve hâlâ gözünü başka bir yere ayırmak istemiyor.) Koltuğa çıkıp yanıma oturdu ve patilerini gövdesinin altına topladı. Anladım, seçimini yapmış, kararını vermişti. Artık benimle yaşayacaktı. Bahçeyle falan alakası yoktu, belli ki, içeride ve benimle geçecek bir hayat istiyordu. Çeşme'deki hayatımı bütünüyle kapatıp İstanbul'a döndüğümüz günü unutamıyorum. Bütün kediler gibi o da yol sevmiyor, midesi bulanıyordu. Yan koltuğa oturttum. Ara ara sızlanıyordu. Minik patisiyle ona uzattığım sağ elimin parmaklarımı kavradığı zaman içi rahatlıyor, susuyordu. Altı saati öyle geçirip İstanbul'a gelmiştik. Adı Temmuz. Şimdi 9 yaşında. Ben bu satırları yazarken koltuğunda uyukluyormuş gibi yapıp tek gözüyle bana bakıyor. Ondan bahsettiğimin farkında elbette.

***

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ne oluyor, ne olacak? 21 Kasım 2024 | 437 Okunma Çığ 19 Kasım 2024 | 386 Okunma ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? 18 Kasım 2024 | 504 Okunma ‘Ben... şey... inanacağım’ 17 Kasım 2024 | 119 Okunma Haftanın notları: Maneviyat ölünce... 16 Kasım 2024 | 172 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar