Zaman gelip geçerken: Yaz akşamları
Yazı sevmek, akşamlarını sevmektir...
Akşam bastırınca dışarıya çıkıp muhabbet ortamlarına katılmıyorsan, ıhlamur ve yasemin kokularının peşinden gitmiyorsan, gökyüzünün güzelim lacivert örtüsünü üzerine çekip içindeki düşüncelere dalıp gitmiyorsan... Koskoca bir mevsimin değerini bilmeden zamanı harcıyorsun demektir. Tamam! Biliyorum, yaz mevsimini sevmekten bahsedilince, ayağını bir kez suya sokmamış olanlar dahi denizden, kumdan, güneşlenmekten söz ediyorlar. Nasıl da zihinleri kıskıvrak ele geçiren modern bir kurgudur bu! Oysa bu "deniz kıyısında tatil" denilen şeyin yeri upuzun insanlık tarihinde 150 yıllık bir geçmişe sahip. Yaz, akşamlardır. Başka hangi mevsimde akşamlar böyledir, söyleyin bana...
Ihlamur, yasemin kokuları falan deyince... Belki de birçok şeyi sevmeye kokulardan başlamalıyız. Şehirde ıhlamur, kırlarda iğde kokularıyla başlayabiliriz mesela... Burnumuz güvenilirdir. Güzelliği ve dürüstlüğü tanır. Gözlerimiz mi? O konuda şüpheci olmayı tavsiye ederim.