DC’den Pekin’e

Geçtiğimiz Cuma günü bu köşede yer verdiğim ABD’nin Çin’e karşı ekonomik tedbirler getirmesi ihtimali hiç beklemeden gerçek oldu ve böylece dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında yeni...

Geçtiğimiz Cuma günü bu köşede yer verdiğim ABD’nin Çin’e karşı ekonomik tedbirler getirmesi ihtimali hiç beklemeden gerçek oldu ve böylece dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında yeni bir gerginlik baş gösterdi. Trump yönetiminin almış olduğu karar doğrultusunda ABD Ticaret Temsilciliği tarafından belirlenecek detaylar, ek gümrük vergilerinin uygulanacağı mallardan çeşitli yatırımlara kadar uzanacak.

Bu bağlamda sürecin altında yatan sebebi hatırlayacak olursak, ABD yatırımları aracılığıyla Çin’in haksız teknoloji edinimine yönelik iddialar başrolde... Ülkede fikri mülkiyet haklarına dair hassasiyetin geliştirilmesi gereksinimi ise, aslında Pekin yönetiminin de son zamanlarda üzerinde durduğu bir husus. Başkan Xi’nin de yakın dönemlerde ifade ettiği üzere, serbest ve rekabetçi bir Çin ekonomisi hedefi doğrultusunda, ilgili hakların sıkı korunmasına ilişkin tedbirler kaçınılmaz bir ihtiyaç.

NEGATİF LİSTESİ

Lakin hadiselerin arka planında daha da genel anlamda, Çin ekonomisine girişlerin kısıtlarla çevrili olması var. Hatta ülkede son dönemde zayıflayan yabancı yatırımların da bir açıklaması olan soğutucu düzenlemelerin, dış sermayenin şikâyet ettiği bir husus olduğu açıkça biliniyor. İşte bununla bağlantılı olacak ki; örneğin geçen yıl, serbest ticaret bölgelerinde birtakım yatırım kısıtlamalarının kaldırılacağını işitmiştik. Bu amaçla yönetim, söz konusu “negatif listesini” yenilemişti. Zaten Xi’nin son zamanlarda dile getirdiği başlıca hedeflerden birinin de, yatırım iklimini iyileştirerek yabancı sermayeye yeni fırsatlar tanımak olduğunu biliyoruz.

Elbette Çin’de sanayi politikası doğrultusundaki bu çalışmalar belli bir hızla ilerleyerek zamana yayılan kademeli süreçler izleyecek. ABD’nin sabrı şimdilik buna dayanmayacak gibi dursa da… Öte yandan konunun entegre bir ayağı olarak, devletin finans sektörünü de ele alması gerekiyor. Nitekim sistemdeki kısıtlar, yabancı sermayenin ilgili reform sürecini sorgulamasını beraberinde getiriyor. Bahsettiğim süreç ise ta 2000’lerin başından bu yana Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne girmesi itibariyle beklenen ve haliyle yeni olmayan bir hikâye. Bu nedenle de finans sektörünün dışarıya açılmasına dair ipuçlarının faydalı olacağını, Pekin de pekâlâ biliyor. Hatta son dönemlerde bu anlamda birtakım adımların atıldığını da hatırlayacağız.

TAZE YÖNETİM

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Teşekkür 25 Kasım 2018 | 6.015 Okunma İş yapmanın kolaylığı 02 Kasım 2018 | 4.835 Okunma Küresel havacılığın merkezi doğuya kayarken 30 Ekim 2018 | 5.064 Okunma Roma-Brüksel hattı 26 Ekim 2018 | 5.289 Okunma Çin yavaşlarken 23 Ekim 2018 | 4.325 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar