Indo-Pasifik açılımı
ABD Başkanı Donald Trump, şu günlerde Asya temaslarını sürdürürken dünya tarafından dikkatle izleniyor. Bu arada, Asya-Pasifik olarak dillendirilen bölgede konuşurken ise, bilinçli bir...
ABD Başkanı Donald Trump, şu günlerde Asya temaslarını sürdürürken dünya tarafından dikkatle izleniyor. Bu arada, Asya-Pasifik olarak dillendirilen bölgede konuşurken ise, bilinçli bir şekilde “Indo-Pasifik” vurgusu yapması merak ve ilgi uyandırıyor. ABD’nin giderek öne çıkardığı ve iki denizi birbirine bağlayan mega bir bölgeden söz eden bu kavram, aslına bakılırsa yeni icat edilmedi. Lakin Trump ve yönetimi bu ifadeyi kullanırken, Çin’e dair bir hâkimiyet baskısını adresledikleri ve bu bağlamda Hindistan’ın yükselen gücüne (ve ona verdikleri desteğe) atıfta bulundukları akla düşüyor.
Bu gözle bakılacak olursa, terim sadece ABD’nin benimsemek istediği türden değil. Nitekim Çin’in büyüyen gücünden kaygılanan civar ülkelerin de, bu süper bölgede işbirliği arayışları var. İma ettiğim işbirlikleri ise, sadece ekonomik değil tabii. Özellikle güvenlikle ilgili endişeler bu tür geniş stratejik yaklaşımları beraberinde getirebiliyor. Basit ama büyük bir örnek vermek gerekirse, Güney Çin Denizi baskısı bu resmin bir dinamiğini oluşturuyor.
Bu çerçevede Japonya ve spesifik olarak Abe’nin de, uzun zamandır Indo-Pasifik ifadesini sözlüğüne aldığını görmekteyiz. Asya-Pasifik Bölgesi’ni Hint Okyanusu’ndan geçip Ortadoğu ve Afrika’ya uzanacak şekilde kapsayan Indo-Pasifik’in dünya nüfusunun yarısına tekabül ettiğine dikkat çeken Abe, denizlerin barışa hizmet eden önemini vurgulayıp bu amaçla ABD ile işbirliklerinin güçleneceğini belirtiyor. Dolayısıyla Japonya’nın kitabında bir süredir var olan “serbest ve açık” Indo-Pasifik stratejisi, şimdi daha da ön plana çıkmış oluyor.
5 ÜLKE
Trump göreve geldikten sonra Asya ile ilişkisine, Obama’nın çok önem ve emek verdiği TPP’den çekilerek başlamıştı. Bu gelişme ise sürpriz olmamıştı zira kampanya döneminde kendisi bunun işaretlerini vermiş ve özellikle bölgedeki belli başlı ülkeler ile ABD’nin yaptığı ticaretin adil olmadığı konusunda bolca hiddetlenmişti.
Bununla birlikte, bir ABD Başkanı’nın uzun zamandır göze almadığı uzunlukta bir Asya turuna çıktığı gözlenen Trump’ın, ülkesinin Asya’daki rolünü ve ilişkilerini önemsemek zorunda olduğu ortada. Bu bağlamda tura dönecek olursak, toplam 5 ülkelik bir programdan bahsediyoruz. Geçtiğimiz Pazar günü Japonya ile başlayan ziyaret, Güney Kore durağını da çoktan tamamladı. Ben bu satırları yazarken Çin’de süren görüşmeleri, Vietnam ve Filipinler takip edecek.