Kadın değil 'Erkek meselesi'!
Hep söylüyorum bir kez daha söyleyeyim; Bu ülkenin bir "kadın" meselesi yoktur, bu ülkenin bir "erkek şiddeti" meselesi vardır.
Emine Bulut'un eski eşi tarafından boğazı kesilerek öldürülmesinin ardından günlerdir "kadına şiddet" ve "kadın cinayetleri" üzerine konuşuyoruz.
Konuşuyoruz da ne oluyor? Ya da ne olacak?
Muhtemelen yine hiçbir şey değişmeyecek.
Çünkü bu durum bir anda değiştirebileceğimiz bir durum değil ama değişmeyecek bir durum da değil.
Hele sağı, solu, dini, dindarı, seküleri falan suçlamakla olacak iş hiç değil.
Bu sorun çok daha temelden, bizim toplumsal kodlarımızdan geliyor. Dolayısıyla çözümü de topyekün bir zihniyet değişiminden geçiyor.
Zihniyet dediğimiz şeyin ilk yansıması dildir ve zihniyet değişimi dilde başlar.
Düşünün ki biz;
-"Kızını dövmeyen dizini döver" diye atasözü olan,
-"Eksik etek" diyerek kadını tanımlayan
-"Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin" diye nasihatler veren
-Sinirlendiğinde öfkesini karşıdakinin önce anasına, bacısına, karısına, kızına söverek gösteren (falan falan, liste uzar gider) bir milletiz.
Bunlar geleneksel kodlarımız. Şimdi alın bunları bir kenara...