Muhafazakarların Ensar Vakfı'yla imtihanı!
Karaman'daki tecavüz olayı medyada patladığında birkaç yazar aklı selim durarak yaklaşan tehlikeyi farkederek uyarmıştı. Tartışmanın Ensar Vakfı üzerinden yürütülmesi, bizi bu korkunç...
Karaman'daki tecavüz olayı medyada patladığında birkaç yazar aklı selim durarak yaklaşan tehlikeyi farkederek uyarmıştı.
Tartışmanın Ensar Vakfı üzerinden yürütülmesi, bizi bu korkunç olayın ana ekseninden uzaklaştırır, demişlerdi.
Nitekim durum tam da öyle oldu.
Bir tarafın içindeki nefret öylesine çağlıyordu ki, buna engel olmak bir tarafa bu uyarıları duymadılar bile.
Diğer taraf da aynı oranda savunma refleksine bürününce bugün biz çocuklara tecavüz edilmesini değil Ensar Vakfı'nı konuşuyoruz.
Bu olayı, dini, dindarları karalama şehvetiyle, Erdoğan nefretini parlatma arzusuyla sadece Ensar Vakfı üzerinden götürenlerle; "aman Ensar Vakfı'na leke gelmesin, Cumhurbaşkanımızın bu vakfa teveccühü var" piskozuyla götürenler terazinin aynı kefesindedir.
Bu korkunç olay ne ideolojilere, ne siyasete, ne kurumlara, ne hesaplara, ne de başka herhangi bir şeye kurban edilmeyecek kadar önemli.
Herkes o muhteşem! fikirlerini bir süreliğine kendine saklayıp, sadece olayın ve davanın fikri takibini yapabilirse ancak o zaman gerçekten sorumluluğunu yerine getirmiş olacak.
Aksi takdirde yazık olacak hem de çok yazık!
En çok da çocuklara...
MUHAFAZAKAR MEDYANIN İMTİHANI
45 çocuğa cinsel istismar, 10 çocuğa da tecavüz iddiasının olduğu bir olayda yazık ki muhafazakar medya ve sakinleri pek de iyi bir sınav vermedi.
Olayın medyada gündeme gelmesinin hemen akabinde, toptancı bir anlayışla Ensar Vakfı'na karşı bir kampanya yürütülünce, doğal olarak kendilerini kampanyanın karşısında konumlanmış buldular.
Bunda tecavüzcü üzerinden dine, dindarlara ağza alınmayacak hakaret ve küfürlerin edilmesi de etkili oldu. Fakat süreç tam da bunu yapanların olmasını istediği gibi yürüdü.
Malesef muhafazakar camia bu tuzağı göremedi ve içine balıklama atladı.
Muhafazakar camianın kalemleri, yaşanan tecavüz olayını kınadılar hem de yüksek sesle.
Fakat Ensar Vakfı'nı savunma biçimleri malesef bu kınamaları gölgeledi.
"Kınıyorum ama... " diyerek başlayan sözler ama'dan öncesini sildi attı.
Oysa vicdanı olan her kalemin, ve belki de annelik duygusuyla en çok da kadınların "amasız, fakatsız, vakıfsız" bu iğrenç olaya gerekli tepkiyi vermesi beklenirdi.